Zemheriye uyanan aşkımla, zamansız yağan yağmurun neyine inat edeyim sevgili…!
Dinle sana olan özlemlerimi….
Kırsal bir türkünün şafağında
Heybetli nehirler, hüzün kundaklarken
Ben tek bir cemre düşürürdüm yüreğimin sularına….
Karışık cümlelerin ,yalnızlıklarını beklemek en iyisiydi
Hüsrana bürünürken gece, seni sevmek öyle güzeldi ki sevgili
Paramparça ettiğim masal yorgunu düşlerim
Kirpiklerinin gölgesinde ki cüret/kar sevdamla
Sana yeniden aşklar büyütürdüm….
Yetimdi ezberimde, eylül sarısı itiraflar
Sahi, kaçıncı ayrılık celsesiydi bu, her ânı hasret kokan…
Seni görebilmeyi severdim en çok
Gözlerine bakamaz utanırdım,
Ihlamur çiçekleri yüzümü okşardı
Hoşuna giderdi, usulca sinene sokuluşum
Ellerimi ellerine emanet edişim
Her bakışı sana adak olan
Bir sevdaya düşerdi yapraklarım
Sızlatırdın kapanmayan yaralarımı
Geçen beyhude yılların acılarını
Varlığında unuturdum…..
Hangi yöne baksam hayalin yağardı
Utangaç bir çocuk beslenirdi sevginden
İçinden çıkılmaz hasretine gömülürken
Vakitsiz öpücükler kondururdun
Parmak uçlarıma…..
Beklemesini bilenim benim
Beklerim tüketerek ömrümü
Tecrit edilen tüm düşlerimi
Sakıncalı sandığım bir bahara yaslardım
Sendeleyerek yıkılırken zaman……
Hayalin geçerdi gözlerimden
Her ne kadar, yüz yıldır sevsem de seni
Suskunluğuma, iltica ederdi kirli sırlarım
Düşlerimin savaşsız topraklarına yağarken yağmurlar ….
Sessizliğin güvertesinde
Yavaştan çıldırırdım sana
Mecnunun kıyametleri gelirdi aklıma
Ahşap döşemeli yalnızlıklara usulca yıkılırdım
Ve kanata kanata ezberlerdim seni….
Yüzümü çevirerek gökyüzüne
Bildiğim tebessümlerine dualar okurdum
Kıymet bilmeyen bakışların gölgesinde
Kıblem bilirdim her zerreni,
Yalancı bir bahara sırnaşarak
Çalıntı umutların koynuna sığınırdım …..
Şimdi aşkın sonsuz bir iklimi taşırken ruhuma
Bütün karanlıklara inat ,bin yıllık sevdam düşer göçlere….