Aynı mahallede büyüdük meslektaş olduk ne güzel anılar birleştirdik, ne yazık ki çok erken kaybettik. Bana şiir yazarak gönlümü almış bozuk moralimi düzeltmişti. Şimdi kim düzeltecek be kardeşim.
Bazen dostlarından hep telefon beklersin onların seslerini duymak insanı mutlu eder ve günün neşesi içerisinde akşama kadar keyifle vakit geçirirsin. Bazen de dostlarından telefon gelir ama vakitsiz bir zamandır telefonu korkarak açarsın ve beklenen sonla karşılaşırsın yaşamdan bir kişi daha kaymıştır.
İşte yıkıldığın zamandır o an çok sevdiğin bir dostunu bir arkadaşını kaybetmişsindir.Bu yazımda bunu anlatır işte can dostum sınıf arkadaşım, böyle bir telefonla kaybedilenlerden birisi işte oda sevdiklerini üzerek bu hayattan göçüp gitti.
Yaşam o kadar değişik ki bir bakarsın sabah kahvaltısında berabersin, bir bakarsın akşam yemeğinde yoksun.O zaman ağlarsın sabah kahvaltısında neden üzdüm ki diye ama nafile ne yaparsanız yapın telafisi yoktur.Her şeyin bir başlangıcı vardır, Her başlangıcında bir sonu, oysa ki yalanların ayyuka çıktığında anlarsın hiç görmediğin sonsuzluğun koca bir hayal olduğunu.
Hafızanın aslında en büyük düşmanı olduğunu görürsün;. ..öyle kolay harcar ki değer verdiklerini ve o kadar kolay siler ki içine sinmiş vazgeçilmezlerini,
utandırır insanı kendisinden, bir iğne deliğine girercesine yok olur gidersin.
Zaman o kadar acımasızdır ki sana olan değerleri alır götürür, sessizce, sonra da dalga geçercesine önüne uzatır fakat sen yetişemezsin çünkü onlar senden uzaklaşmışlardır.
Sen kendini sorumlu tutarsın tüm olan bitenden, zamanın günahını üzerine alırsın ve hafızanın yarattığı koskoca bir uçurumda yuvarlanır durursun ve tüm bu olumsuzlukları unutursun.
Sonra bir umutsuzluk kaplar içini denizden çıkmış balık misali çırpınır durursun. Bu kadar çabuk nasıl unutulduğunu düşünürsün bu kadar kısa sürede nasıl unutulduğunu aklının içerisinden geçirir kendi kendini yargılarsın. Belki bunları gece rüyanda görmüş gibi düşünür durursun şaka mı gerçek mi diye saatlerce kafa yorarsın.
Bu kadar hayallerin içerisinde unutulduğunu anlarsın artık sana hayat bir oyun havası,belki kulaklarına söylenen küfür, beklide suratına atılan bir tokattan bir parça olduğunu düşünürsün.Yazın sıcakları bile olsa sen kara kışı yaşarsın çünkü içinde fırtına ve kara bulutlar vardır.İliklerine kadar üşürsün.
Artık çalan her kapının ziline fırlamak, ve koşmaktan vazgeçersin. Eline kalemi alıp iki satır karalamaktan umudunu yitirirsin.
Bilirim hiç bir teselli fayda etmez şu an sana, her söylenen söz sadece bir harf yığınıdır aslında.
Unutursun, şimdi zor gelir biliyorum.
Korkarsın kendi benliğinden, bir köşede iki büklüm olur, büzülürsün.
Fakat ben şunu derim hep hayatımız bir kısır döngüden başka bir şey değildir. Her başlangıcın bir sonu vardır. İnsan ömrü de o kadar kısadır ki düşünün bir kere ezanla gelip sela ile gittiğimizi iki kaşın arası kadar yakın olan ölümün hissini duymadığımızı geleceğe bakarak neler yaptık dediğimizin hiç olmadığı bir dünya da ne için yaşadığımızı bile anlamış değiliz. Ne yaptık ki insanlık için arkamızdan neler söyleyecekler bunu hiç düşündük mü?
O zaman bu kısa zaman içinde düşünelim değil mi? Nurlar içinde uyu can dostum arkadaşım
Kısa bir süre önce rahmetli olan değerli meslektaşım Zeki Tuncay Yazıcıların benim için yazdığı şiir

BEN NERDE DOĞDUM
Yalçın karlı dağlar sarmış cepe çehre yeşil örtüğü,
Gök mas mavi,hava ılık,buz gibi su berrak,
Martı da yok, deniz de yok, göller var burda,
Kara kovanlar,kafkas arıları ,çiçekler var burda,
Sığırcık , serçe , güvergin , leylekler uçuşur burda,
Dereler sakin ve sessiz akar , balıklar oynaşır,
Elinde olta ,dere kenarında bekleşir, çocuklar,
Yan tarafta kuzular oynaşır , koyunlar meler,
İnekler yayılır dağa , oynaşır buzağılar ,
Atlar koşuşur , taylarda koşar peşine ,
Köpekler havlar,enikler sırnanış suskun,
Kaz lar, tavuk lar ,hindi ler ,civciv ler yem peşinde,
Hatır ,gönül , dostluk ,paylaşım , insanlık var burda !
Tatile gitmiş BABAN gibi,üçgünlük matem yok burda !
Ölenle ölünür,kırkgün matem,gözyaşı, KUR’ an var burda !
Kuzey doğuya git, git git git doğduğum yer ORDA .
Zeki Tuncay YAZICILAR