O kadar şaşırıyorum ki millet olarak rüyadan ne zaman uyanacağız, dönüp bakıyorum ülkemize enflasyon %60 ları geçmiş ama ne yazık ki emekli açlığa itildiği halde ses yok.
Açlık sınırı 10 milyonu, yoksulluk sınırı ise 44 milyonu geçmiş çalışanlar da dahil olmak üzere halkın yarısından fazlası yoksulluk içerisine girmiş, ama ne yazık ki Dilan Engin Polat gibileri halkın sırtından kazandıkları para ile yaşamlarına devam ettikleri yetmezmiş gibi birde üstüne üstlük televizyonlar da şaklabanlık yapmaktan geri kalmıyorlar.
Oysa ki emekliler bir zamanlar bu ülkenin geleceğini yüklenen insanlar değil miydi. Oysaki ne hayaller kurmuştular işe başladıkları gün ülkemiz için çalışıp başarılı olacak ve sonra da emekli olup ülkemizin güzelliklerini yaşayacaklardı. Gençliklerinde yapamadıklarını yaşlılıklarında yapacaklardı. Ufkunu açacak yeni yerlere görecek görmedikleri yerleri göreceklerdi.
Fakat evdeki hesabın çarşıya uymadığını gördüler ,artık şu hayal aleminde yaşamayı bırakıp geçimi nasıl sağlayacaklarını düşünmeye başladılar.
Artık çevrelerindekileri görüp ona göre hareket etmeleri gerektiği öğrenmeye başladılar.
Mevsimler peş peşe birbirini kovalarken hayat denilen bu kahpe çarkın, nasıl da bizi öğütüp toz haline getirmesi hazmedemiyorlardı.
Artık gençliğin yavaş yavaş gittiğini orta yaşın bittiği yaşlandıklarını görüyorlardı. . Aynaya baktığımızda o güzel yüzün git gide buruştuğunu ve kafada saç kalmışsa onunda beyazlandığını görmemeleri zaten mümkün değildi.
Yaşam çarkının her gün ağırlaştığı günümüzde ne yazık ki dizlerimizde ki ağrıların arttığı ufak tefek sorunlarında başladığını görmek zor geliyor insana.
Oysa ki işe yeni başladığımız da aldığımız maaşla evimizi çok rahat geçindirdiğimiz gibi ev, araba almıştık çok mutluyduk, zamanın kıymetini bilmeden bugünlere de geldiğimizde gereksiz olarak üzülüp canımızı sıkmaya başlamamızda hayatın zor şartlarına ne yazık ki alışamadığımızı söylemekten geri kalamayacakları kesindi.
O zaman bu zor hayat şartlarında ömrümüzün de kısaldığını da görmek, giden zamanın geri gelmeyeceğini göstermiyor muydu.
Hayatımızda telafisi olmayacak bir şey varsa onunda zamanı yok ettiği ne yazık ki elinden tutan kimsenin olmayacağını düşünmek bile artık insana acı vereceği bir gerçekti.
Artık hayatta zor olsa da gözlerimizi açıp ve yaşamının son dakikasına kadar ne kadar çok şey görebilirsen görmeye çalışmak kadar da güzel bir şey olmayacaktı.
İnşallah bizimde zamsız bir yaşam bulacağımız günüde göreceğimiz olacak mı onu da bilmiyoruz .