Aşkın ne olduğu konusunda biri sana bir şeyler anlatmalı, yazmalı…
Kim verdi bu aklı?
Yakışmadı…
Bir çırpıda sildiklerine istinaden
Hangi yad eller aldı seni benden?
Nicelerine mi? Öylesine mi?
Attığın bakışlardan sadece biri
Saniyede kaç kez isabet etti de nefesimi kesti
Kalbim amansız bir aşkla pençeleşti
Allah diye tekledi, yenildi
Büyük konuştun al sana dert, dedi
Sonunda itaat etti
Hissedebilir misin?
Hatırlayabilir misin o anı acaba?
Ağırlığı tartışılır, bir suç var ortada
Affeden en güçlü, unutan en mutlu
Güçlü müsün, mutlu mu?
Vazgeçtiğin meselede özür dileyen mi kusurluydu yoksa en cesuru mu?
Hangimiz mahsurdu?
Suçluyum affet
Suçlusun müsaade et
Ya da her neyse bu yok et
Yangınlardayım
Savur, fırlat sayfaları sen de kavrul
İsyanlardayım
Geriye kalan rest mi çekmeye mecbur?
Aynalar; makbul…
Sana baktım bir de tekabüllere
Akan yaşları uğurladım sessizce
Aldırma gözyaşlarının mayhoş ettiğine
Su kadar masumane
Rengi bile yok o denli saflık
Karşıdan bakıldığında ayırt etmeksizin şeffaflık
İnsanoğlunun kalıbına göre hareket eder, zihinleri beller
Dokunmayı bileni vezir eder, bilmeyene eser
Kendini bilene hürmet eder, haddini bilmeyeni ulu orta yere serer
Kime esaret, nerede cesaret?
Neyleyim zincirlerim, neresi dilim dilim?
Hangi dosta güven, kaç acıya yenilen?
Ağlarken cevap verir canıgönülden
Sence tılsımı nerden?
Haklısın
Göründüğü gibi olmayanı ayıklasın
Sakın aşkımı günahla toplamayasın
Kalır mı sanırsın ahım?
Dağı, taşı yıkar feryat figanım
Ateş olur, yükselir gazabım
Dayanamam çöküşüne kahrımdan toprak olur bağrım
Gözümün nuru akıncaya kadar ağlarım
Ağla gözlerim! Ağlamak aşkın ehlidir
Ağla! Aşkı sunan Ali’mdir, Mevla’m âlimdir
Demiş; Mevlana’m şüpheye düşersen bozulur aşk abdest gibidir
Bozma abdestini, abdest ibadettir, ibadet Hakk’ın emridir!