Seher ile, çıkıp mektep yoluna,
Dere-tepe aşalım mı, he kızım..
Gele gele, geldin yazın sonuna;
Kır-bayırda koşalım mı, he kızım …
Deh !.. dedikçe, kızıl atlar şahlanır,
Düşer ala dağdan, çam yuvarlanır.
Kızı olmayanlar, yanar vahlanır;
Ağlayana, şaşalım mı, he kızım…
Engin olur, gurbet-sıla arası,
Acı verir, dostun dosta yarası.
Dar geliyor bize sanki burası;
Yola revan düşelim mi, he kızım…
Keklik uçar, tarla bayır demeden,
Kimse ölmez, kısmetini yemeden.
‘’Adam’’ deme, adamını bilmeden;
Kurcalayıp, deşelim mi, he kızım…
Bilir misin, kaya yelde berk olur,
Evlat şerse, mahalleye görk olur !..
Güneş doğar, ayın hali fark olur;
Her damlada, taşalım mı, he kızım…
Gel içelim, beraberce pınardan,
Yürüyelim, diken varsa kenardan.
Gölgesini isteyelim çınardan;
Kelebekle coşalım mı, he kızım…