Dün akşam Merkezi Esenyurt’ta bulunan Çıldırlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin düzenlemiş olduğu etkinliğe katıldık.
Mantıken doğru düşünülmüş ve eğitime katkı sunacak bir proje olması nedeniyle ilgimizi çekti ve davete icabet ettik.
Doğru proje olduğunda ve iyi ekiple çalışıldığında halkın icabet ettiğini gördük. Hatta yirmi bir tanede sponsor adı gördük. Katılım sağlayanlar arasında akademisyenler, federasyonlar, dernekler, iş insanları, bürokratlar ve yüzlerce halk vardı. Buraya kadarı, olması gerekenleri ve güzel çalışma yapıldığını gösterdi.
Ancak, program içeriğine baktığımızda içi boş ve vasat bir program çıktı karşımıza. Üstelik soyut ve reklamasyon kokan bir durumla karşılaştık. Eğitimin e-sinden uzak yakın ilgili olmayan, bölgenin eğitim sorununu ve somut çözüm yollarını ortaya koyamayan akademik konuşmalardan öteye gitmeyen bir içerikle gece amaçsız ve sonuçsuz bir şekilde sonlandı.
İşin ilginç yanı, Çıldır Dernekler Federasyonu’na bağlı olan bir derneğin, salonda bulunan Çıldır Dernekler Federasyonu Başkanı’na “dernek gölgede kalmasın “diye konuşma fırsatı verilmemesi idi.
İşin ikinci ilginç yanı, salonda çokça Çıldırlı öğretmen, eğitimci, yazar olmasına karşın “birisi de bendim” asıl işin mutfağında olanlara söz hakkı verilmemesiydi ki satılacak bin adet kitabımın gelirini bu projeye bağışlayacaktım. Ama o fırsat ta bizlere verilmedi.
Klasik dernekçilik mantığıyla birkaç adamın önünde esas duruş, karşılama ve yolculama ile sonlanan bir eğitime destek gecesi gördük.
İşin üçüncü ilginç yanı ise, her derneğin klasik gösteriş mantığı plaket töreni. Dünyanın hiçbir yerinde bir programda üç dakika konuşma yapan adama plaket verme, sponsor olana anında plaket verme gibi bir durum yoktur. Plaketin de anlamsızlaştırıldığı bir eğitime destek gecesine tanıklık ettik…
İşin dördüncü ilginç yanı, yüz elli lira verip yemeği yiyenin de hemen salonu terk etmesi, çıkacak sanatçıları bari dinlemeden restorana gelmiş gibi salondan ayrılmaları da ayrı bir garabet oldu. Gerçi sanırım onlarda haklı. Çünkü, eğitim içerikli bir etkinlik izlenimi edinmemiş olduklarını düşünüyorum.
Zaten yüz elli liraya o yemeği yiyemezsiniz. Eğitime ne katkı sunduk, onu bile anlayamadık. Herhalde yönetim bir açıklama yapacaktır. Çünkü, eğitime nasıl ve ne tür bir destek olunacağı konusunda açıklayıcı ve doyurucu bir konuşma metni de duymadık.
Eğitimsiz gecenin sanırım en güzel yanı da Çıldırlı Sanatçı Ebru Kanbir’in türküleri ve Genç Sanatçımız Atakan Yılmaz’ın Halk ve Hak Âşığı Âşık Şenlik’in “Doksan Üç Koçaklaması’na kendi tarzıyla getirdiği yorumdu.
Haklarını yemeyelim, eğitime ne gibi katkı yaptığımızı dahi anlamadan bol müzikle geceden mutlu ayrılmamızı sağlayan, koşuşturup çabalayan yönetime teşekkür ederiz.
Son söz; anladık ki dernekçiliği de hakkıyla ve amacına uygun yapabilmemiz için daha çok yol kat etmemiz gerekmiş!
Anladık ki “Eğitim şart, eğitimsizlerle eğitim olmaz!”
Yaşar Geler