Ne güzeldi benim doğduğum yer belki de dünyanın en güzel yeri, orada güneş erken doğar orası doğunun en güzel köyü pırıl pırıl insanları ve doğası ile unutulmaz bir yer çocukluğum arkadaşlarım içlerinde kaybettiklerim okuma yazma oranı yüksek bir köyümüz adı komasor, daha sonra yolaçan ve nihayetin de Cumhuriyet diye adı değişen güzel köyüm. Babamın uzun yıllar öğretmenlik ve idarecilik yaptığı yer.
Bazı yerler vardır, ayak bastığınızda sizi bir çocuk gibi sarıp sarmalar. Bazı sokaklar vardır, yürüdüğünüzde size geçmişi fısıldar. İşte Kars , benim için tam da öyle bir yerdi. Sadece doğduğum yer değil, büyüdüğüm, olgunlaştığım, edebi, vefayı, şükrü öğrendiğim yuvaydı. Mezun olduğum Alpaslan lisesinde öğretmenlik idarecilik yaptığım şirin Kars’ım.
Babamın köy enstitüsünden mezun olması nedeniyle iyi bir çiftçi ve arıcılığı layıkıyla yaptığı o güzel köyümüzden göçüp şehir merkezine yerleşmemizle hayatımızın şekli değişse de ben hala o güzel köyümü her zaman özlerim. O kadar güzel arkadaşlıklarımız vardı ki aradan 50 yıl geçse de hala dünkü gibi aranıp sorulmaktan geri kalmıyoruz.
“Ve Zaman Değişti…”
Şimdi o sokaklar hâlâ duruyor ama eskisi gibi değil. Artık çocuklar, duvarlara yaslanıp hikâye anlatan dedeleri değil, telefon ekranlarını izliyor. Sofralar hâlâ kuruluyor ama bereketi eski dualarda saklı kalmış gibi. Komşular hâlâ kapının önünden geçiyor ama selam, rüzgâr gibi esip gidiyor.
Bazen düşünüyorum…
Biz mi büyüdük, yoksa biz büyüdükçe dünya mı küçüldü?
Oysa ki bu güzel şehir de Almanlar, Malakanlar, Azeri Türkleri, Terekemeler, gibi milletlerin hala yaşadığını görmekteyiz. Almanlar ne arar bura da diyebilirsiniz, Halk arasında 93 harbi olarak bilinen 1878 Osmanlı Rus harbi sırasında Estonya sınırından Kars’a sürülen Almanlar burada kendilerine bir köy kurup bu topraklara yerleşmişler. Karacaören köyü olarak bilinen bu köy Kars’taki tek Alman köyü. Sarışın mavi gözlü Alman göçmenler yıllar boyu Kars halkıyla dostane bir şekilde yaşamışlar, Malakanlar ise Gelelim Malakanların ilginç hikayesine. Moloko, Rusçada süt anlamına geliyor ve Malakan da süt içenler demek. Malakanlar aslen Rus Ortodoks sınıfından olmalarına rağmen Ortodoks inancının temel inançlarını reddettikleri için Hristiyanlar tarafından dışlanmışlar. Temel olarak Eski Ahit’e iman ediyorlar. Papaza, haç işaretine, şatafatlı kiliseler inşa etmeye karşılar ve domuz yemiyorlar. Oruç zamanı kilise yalnızca 2 gün süt içmeye izin verdiği halde onlar her gün süt içtikleri için kilise tarafından aforoz edilmişler. İnsan öldürmenin her türlüsüne karşılar. Bu yüzden silahları ateşe vermişler ve hiç bir şekilde oğullarını askere göndermemişler. Tüm bu sebeplerden Rus Çarı Nikola’nın tepkisini çeken Malakanlar tıpkı az önce bahsettiğim Kars’ta yaşayan Almanlar gibi 93 harbi sırasında Kars’a sürülmüşler. Bu topraklarda 36 köy kurmuşlar. Kaynak Kubilay Çelik
Ama babamın bir sözü vardı:
“İnsan, önce edep öğrenir evlat, sonra ilim. Edebi öğrenen, ilmiyle insan olur. İlimsiz yaşanır ama edepsiz asla.”
Kars, denildiği zaman , Çıldır Gölü Ani Harabelerivle zengin kültürel mirası ile tarih ve doğanın buluştuğu özel bir şehir.
İşte bu yüzden, çocukluğumun Kars’ta yaşadığımız günler de her hatırladığımız, içimde sıcacık bir ses yükseliyor. Ve kendi çocuklarıma da aynı cümleyi fısıldıyorum:
“Evladım, önce edebi öğren. Sonra ilmi.”