Enerjinizi korkularınıza değil, rüyalarınızı gerçekleştirmeye harcadığınızda başaramayacağınız şey yoktur. Hayatınız da mücadele ruhunuz varsa ben bunu yaparım diyorsanız, ,hiç korkmadan hayatınızın zor anlarında size yardımcı olacak gücü sağladığınız kesindir. Yok o duyguya sahip değilseniz . mücadele ruhunuz yok olmuştur işte o zaman her şeyi unutun
Hayata bakışınıza bağlı bugünü güzel bir gün olarak düşünürsünüz, yarını kötü bir gün. Bugünün kötü bir gün olması tüm hayatının kötü olduğunu, olacağını göstermez. Tam tersi için de durum böyledir. Hayat akan bir nehir gibidir, bazen iyi bazen kötü çoğunlukla durgun. Hayatı abartmazsan, yaşar gidersin. Aksi halde yel değirmenlerine karşı savaşan kahraman gibi olursun.
İnsanoğlu ne yaparsa yapsın bir yerde eksiklik bırakır, yaptığınız şeyler için duyduğumuz pişmanlık zamanla geçer. Ne var ki yapmadığımız şeyler için duyulan pişmanlığın çaresinin olmadığını görürüz.
O zaman keşke dememek için: gitmeniz gereken yere gidin sevdiğinize gidin, yapmanız gerekeni yapın gerekiyorsa bir kalp kırın, kalbinizi dinleyin kırılsa bile bir gün ve geç kalmayın hayat trenine bir gün kaza etse bile çünkü son pişmanlığın zamanı ve saati yoktur.
İnsanoğlu yaşadığı yaşam boyunca geçmişi irdelediği zaman yaşamı boyunca geçirdiği yolculuğunun yarısı ak, yarısı kara olduğunu görür ve hüzünlenir. Yaşadığı pişmanlıklar ve keşkeler izleri ile dolu, insan kendi hayatının içerisinde yaşadıklarını kendisinden başka kim bilebilir ki.
Samimiyetsizlik kokan ilişkiler ve iki dudağın arasını süsleyen yalanlar. Maskeli yüzlerin arasına sıkıştırılmış bir benlik ve sonucunda ortaya çıkan farkındalık! yaşanmış pişmanlığı ise sonuçları ne olursa olsun yaşanmamış pişmanlığı kadar insanı huzursuz etmez.
Pişmanlıklarımız sonucu ortaya çıkan farkındalık hali ile bir adım öteye taşıyoruz benliğimizi. Bunun adına da büyüme diyoruz. Her şey tozpembe bulutlardan ibaret olsaydı bu satırlara mürekkep düşmezdi belki de. Kalem tutan ellerin kaptanı acılarımızdır oysaki!
Haykırmak istediklerim boğazımda düğümlü değil artık. Kalbimin en ücra köşesinde tozlandırdığım yaşantılarımın arasında küllendirdim. Ne onları aralayıp serbest bırakasım var, ne de tozlarına bir nefeslik üfleyişim.
Yanlış yapmak istemiyoruz, hata yapmaktan korkuyoruz, sonradan pişman olmaktan endişeleniyoruz. Üzgünüm ama ne yaparsan yap, ne kadar ölçüp biçersen biç hiçbir şeyin garantisi yok. Asla olmaz sanılan oluyor, asla yapmaz dediğimiz yapmayacağına inandığımızı yapıyor.
Hayatın çileli yolları içerisinde her şeyin eskimeye yüz tuttuğu, yaşın geçmesine olgunluk denilse de en yakışanı yorgunluk değimli? Sevgi sözcüğünün olduğu tüm cümleleri seviyorum. Ön yargılarımdan sıyrılıp, beni seven insanları kalbimden uzaklaştırmadığı için.
Bir fırtına içerisinde yaşadık, geçmişe dönüp baktığımızda göreceğiz ki, bir şekilde yaptığımız yanlışların faturası varsa ödedik, hataları bir şekilde çözdük. Bugüne taşımadıkça geçmişte kalanlar, bugün ayağımıza takılıyor olsa da bir şekilde üstesinden geldik. En azından ne olduğunu gördük, bildik. Ya yaşamak isteyip de yaşamadıklarımız, yapmak isteyip de yapmadıklarımız?
Bu nedenle İçimizdeki kini ve nefreti kendimizden uzaklaştırdığımız zaman hatalarımızla yüzleştiğimiz zaman sevginin dil ile değil yürek kıpırtısı ile hissedilip şükür etmenin faziletini yakalamanın verdiği, gözyaşının mutluluğa dönmesini sağladığı, duygu ve düşünce akışı içerisinde sırdaş ve dost olan insanları tanıdığımız için mutlu olduğumuzu anlayacağımız kesindir.
Ser verip sır vermeyecek dost o kadar az kaldı ki bu dünyada yine de az olsa kalan tüm dostlara selam olsun. Bugünüm de, geleceğim de yarınki geçmişim olacağına göre, bugün o gündür.