12 mayıs anneler günü anneler, biliyoruz ki sizin destanınızı yazmaya kalemler de kelimeler de yetmez…
1956′da yayınlanan bir kararname ile her yılın mayıs ayının ikinci pazar günü Türkiye’de de Anneler Günü olarak kabul edildi. Bu kararnamenin bir hatırası olarak o yıl, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın resmini taşıyan bir hatıra pulu çıkarıldı.
Anne, insanlık hayatında, bir benzeri daha bulunmayan kutsal bir varlıktır .Annelik doğal bir iç güdüdür desek, annelik sevgisi kadınların doğasında var desek, böyle bir günde söylemesi kolay ancak yanlış da olacaktır Yaşamımızda bizi belki de karşılıksız seven tek varlık annelerimizdir
Neden savaşırız inanın hala çok düşünmeme rağmen bir sonuca varmış değilim insan egosuna bağladım çünkü insan kendini her şey den üstün gören bir yapı sahibi olduğunu emin oldum.
Evde ki eşini acımasızca döverek öldüren sapık hakim karşısına geçince takım elbise giyerek efendim beni tahrik etti hakaret etti beni aldatıyordu diyerek kendini savunurken hjakim de giyimi kuşamı ve kibar konuşmasından dolayı ceza indirimine gidebiliyor kısa bir süre sonrada tahliye olup yine toplumun içine geçip aynı olaylarına devam etmiyor mu?
Bizi doğuran anamız bir kadın değimlidir? Bizim evlendiğimiz çocuklarımızın anası bir kadın değil midir?
Türk ulusunu özgürce yöneten Kağanların yanındaki Al bilge hatunlar kadın değimliydi? Her ne kadar devleti yönetenler erkek olsa da devleti bilenler kadın değimliydi?
Buradan olayı tam detayları ile ele alacak olursak ekonomik ve siyasal bakımdan kadınlarımız devletin her aşamasında bulunmalı ve söz sahibi olmalıdırlar.
Ne var ki zaman içinde Türk kadını ile Türk erkeği arasındaki eşitlik bozulmuş, kadınlar birer eşya durumuna gelmişler, bütün haklarından yoksun bırakılmışlardır. Yurdumuzda kadın haklarına baktığımız zaman Tanzimat döneminde birkaç kıpırdanmanın olduğunu görürüz ki, Vatan şairimiz Namık Kemal’ın bu konuda birkaç makale yazdığını görmekteyiz.
Türk kadınını Halide Edip Adıvar’ları, Fatma Aliye hanımları, Nene hatunları, Kurtuluş savaşında cephenin en önlerinde gördüğümüzü unutmamız gerekmektedir. Bizim kadınlarımız Anadolu’nun çilekeş hanımları Kurtuluş savaşında tarlasını ekmiş ,eşiyle omuz omuza cephede savaşmış, çocuğunu ve yanına mermisini koyarak cepheden cepheye koşmuş alnı ak elleri nasırlı çilekeş bir kadın değil midir?
Cumhuriyeti ilan ederek bize özgürlüğümüzü sağlayan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına ne kadar minnet ve şükranlarımızı sunsak azdır bile, Atatürk vasıtası ile onun öncülüğünde Türk kadını büyük aşamalardan geçmiş Avrupa’lıyım diyen pek çok ülke kadınından önce siyasi haklarını alarak seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Erkeklerin çalıştıkları bütün işlerde Vali, Avukat, Doktor, şoför, öğretmen ,hemşire, pilot gibi mesleklerde başarı ile çalışmışlar ve bugünkü Cumhuriyet Türkiye’sinde çalışmalarını başarıyla yürütmektedirler.
Şehirde bale yapmakta usta olan kadınımız, Anadolu’da da tarla sürmekte geri kalmamaktadır. Erkeğinin yanında onunla omuz omuza yürümektedir. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, kadınlarımız haklarına tam anlamıyla kavuştular mı, hayır onları layık oldukları yere çıkarrna da büyük gayret etmemiz gerektiği inancındayım.
Ülkemizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk diyor ki…..
” — Ey, kahraman Türk kadını!.. Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde, göklerde, yükselmeye layıksın.”
“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadının üstünde, kadın çalışmasından söz etmeye imkan yoktur, hiçbir milletin kadını, Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez.” Onun içindir ki ayaklarının altında cenneti barındıran analarımızın ellerinden öperken tüm Dünyada ki anaların ellerinden öpüyorum