Sen yoksan ben yakarım Ardahanı
Sabahın güneşinden bana ne
Sen yoksan.
Dağda,ovada açan endemik çiçeklerden bal toplayan arılardan bana ne, Uçsuz, bucaksız uzayan o yollardan
Çağıl, çağıl akan dereler içinde balıklar oynar.
Bu güzellikten sen yoksan bana ne yakarım ,yıkarım Ardahanı.Çıkarım Mağliseden seyre dalarım Binbaşak Köyü nü derin bir sükünet gelir ruhum dinlenir, sonra bir soluma bakarım ki sen yoksun yakarım bu köyü, feselli,bişi, katmer koksada,
kaz pişsede ocaklarında,
tarlada ses versede tırpan, nacaklar,toplasa da otu tırmıklar bana ne tadı güzel olsa da külülün,yemliğin hadolu bu tadlardan vaz geçerim sen yoksan yakarım bu tarlayı he ,çifti çubuğu gözümde zerresi yok. Çıkarım yaylaya çeçil peyniri,
tereyağı yapan analara selam ederim lakin orada da sen yoksan yakar, yıkarım o yaylayı çıkar tepeden izlerim.
Sen yoksan neyleyim ben Ardahanı, aksa da kuranın suyu bana ne sen yoksan yıkarım o kaleyi bent yaparım o nazlı, nazlı akan kuraya, çekilir bir köşeye seyre dalarım kuranın ovası nasıl göle döner, bana ne sen yoksan neylerim Ardahanı.


