1. Haberler
  2. Güncel
  3. AZERBAYCAN BAKÜ-GENCE GEZİSİ İZLENİMLERİ-1

AZERBAYCAN BAKÜ-GENCE GEZİSİ İZLENİMLERİ-1

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eğitimci yazar Nuri Gökçek’in Azerbaycan izlenimleri

Günler hatta aylar öncesinden kararlaştırdığımız Bakü gezimize nihayet 26.08.2024 günü İlyas Alagöz ile başladık. O gün sabahın ilk saatlerinde Beylikdüzü’nden 10.35’te Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan kalkacak olan uçağımıza yetişmek için dakikalarla yarıştık desem yeridir. Çok kalabalık bir gün olsa gerek, uçağa binmek için tam iki saat ayakta beklemek zorunda kaldık. Allahtan ki uçağın kalkış saatinde havalandık. Azerbaycan ile 1 saatlik zaman farkı nedeniyle

14.30 civarında (Türkiye’de saat 13.30’da) Bakü Havaalanı’na indik.

Küçük ama bakımlı, bizim herhangi bir ilimizdeki havaalanı kadar büyüklükte olduğunu söyleyebilirim. Otobüs şoförü Elhan Kardeşimiz Türkiye’den gelmiş olmamıza sevinircesine bize yardım etti: Bizzat otobüse (burada avdobus deniliyor) biniş kartlarımızı almamıza yardım etti. Yaklaşık yarım saatte Bakü’nün 28 May semtine geldik. Burada başka bir şoförle nöbet değişiminin de rahatlığıyla bize, bildiği kalacağımız (Rosemary) otele kadar eşlik etti. Oteli işleten genç vaktiyle Türkiye’de okumuş, ailesi de Kars’ın bir köyündenmiş. Sanki yakın bir akrabasıymışız gibi bize ilgi gösterdi ve Azeri lehçesiyle (hoş vakitler) dileyerek odamıza yerleştirdi.

İlyas ile yataklarımıza uzanarak biraz dinlendikten sonra vakit geçirmeden dışarı çıktık. Önce 28 May’ın güzel bir parkı içinde bulunan Azerbaycan’ın dünyaca ünlü şairi Samed Vurgun’un görkemli heykeli önünde fotoğraf çektirdik. Burada, tanıştığımız emekli bir emekçi Azerbaycanlı 28 Mayıs 1918’de Nuri Paşa kuvvetlerince Bakü’nün işgalcilerden kurtarılarak, ilk kuruluşunu bize anlattı. Bu tarihten yaklaşık dört ay sonra Bakü başkent olarak ilan ediliyor. Bu semte 28 May denilmesi de bu kurtuluş günün anısına olmuş. Emekçi kardeşimiz genelde Azerbaycan’ın özelde de Bakü’nün eski sovyetik yapısından (ekonomik ve imar durumu yönüyle) bize övgüyle bahsettiğini söylemeliyim. Ayaküstü sohbetimiz sonunda bize önerdiği Puşkin Caddesi’ndeki bir lokantaya gitmek üzer vedalaşarak ayrıldık.

Günün yorgunluğuna rağmen o gün 28 May bölgesini biraz dolaştık. Caddeler (küçeler) alabildiğine geniş ve temiz, birbirini dikine (90 derece) kesen caddeleri bana Kars’ın aynı şekilde yapılmış caddelerini anımsattı. Bu ay içerisinde Bakü’de yapılacak uluslar arası ralli nedeniyle yarış güzergâhı oluşturmak için yapılan çalışmalar dışında trafik yoğunluğuna rastlamadık. Bunun yanında birbirinden görkemli, en fazla dört veya beş katlı olan oymalı taştan yapılmış tarihi binaların büyülü güzelliğine hayran kaldık. Tamamına yakını 1930’lu 40’lı yıllarda yapılmış bu binaların aynı güzellikte korunması, hiçbirinin üzerinde yazı afiş vb. kirliliğin olmaması hatta bazılarının duvar süslemeleri arasında orak çekiç ve yıldız figürlerinin aynen korunmuş olması dikkatimizden kaçmadı.

Akşam otelde, bir gün sonraki ilk görmemiz gereken yerin Bakü Şehitliği (Şehidler Xiyabanı) olmasına karar verdik. Ertesi gün öğle saatlerinde Şehitlikteydik. Azerbaycan Respublikasının (Cumhuriyetin) Milli Meclisi’nin tam karşısında yüksekçe ve geniş bir alanda yapılmış şehitliğe girer girmez karşımızdaki 15 Eylül 1999’da yapılmış olan Türk Şehitliği Abidesini gördük.

Abidede yazılı olan; “25 Mayıs- 17 Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan eden Kafkas harekâtında Nuri Paşa komutasındaki Türk Kafkas ordusu Gence, Gökçay,Aksu, Kürdemir ve Şamahı istikametlerinde taarruzlarına devamla 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü’ye girerek Azerbaycan’ı Karabağ’ı ve Dağistan’ı düşman işgalinden kurtarmıştır.”

Bu metni okuduğumuzda göğsümün kabardığını, gözlerimin buğulandığını söylemeliyim. Şehitliğin en uç kısmında tahminen otuz otuz beş metre yüksekliğinde Karabağ katliamında şehit olan ve buradaki tüm şehitlerin anısına dikilmiş bir abide vardır. Abidenin iç tabanında sürekli yanan bir ateş dikkatimizi çekti. Burası “sönmeyen ateş” olarak isimlendirilmiştir. Buradan Bakü kuşbakışı görünüyor desem yalan olmaz. Hazar Denizi’nin kıyısında petrol rafinerileri ve çok sayıda fabrikaların olması, Bakü’nün üretken ve verimli bir sanayi kenti olduğu hususunda da bize bilgi veriyordu.

Şehitlik içerisinde bir bölüm daha vardı ki, orayı başka bir başlık altında sunmak isterim:

20 Ocak 1990 yılında Sovyetlerde Gorbaçov döneminde Ermenileri korumak bahanesiyle Bakü’ye giren Rus tankları 143 Azerbaycan vatandaşı sivili öldürüyor. Kara Ocak olarak adlandırılan bu katliam Bakü’nün 20 Yanvar semtinde daha çok olmuş.

26 Şubat 1992’de Hocalı’da 613 suçsuz sivil insan, 7-8 Nisan 1992 gecesi Ağdaban kentinde öldürülen 67 suçsuz sivil, 779 yaralı, 27 Mart- 3 Nisan 1993’te Kelbecer Muharebesi’nde 200 ölü 145 köy işgal edildi. Bütün bunların ve daha önce (1918’de Zengezur’da, 1920’de Gence’de) katledilen binlerce masum insan için dikilen bu şehitlik Azerbaycan’ın tarihinde yaşanan acı olayları ve buna direnen vatan evlatlarının kahramanlığını gözler önüne seriyor. Şehitliği gezerken burada sembolik de olsa yatan şehitlerin manevi huzurunda duygulanmamak elde değil. Şehitliğin her yanını gezip gördükten sonra akşama doğru kaldığımız otelimize geldik. 05.09.2024

Nuri Gökçek (Emekli Eğitimci)

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
komik
komik
0
vir_sl_
Virüslü
AZERBAYCAN BAKÜ-GENCE GEZİSİ İZLENİMLERİ-1
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

VakaHaber.CoM ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin