Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 yılında kurulmuştur ve 2024 yılında 101 yılı gerisinde bırakmıştır. Kolay mı kuruldu sanki bu Cumhuriyet balını kaymağını yerken yine de sevmeyenler var ne yazık ki, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına çok şey borçluyuz en azından bağımsız ve hür olarak yaşamayı sağladılar bizlere. Ben de bu Cumhuriyetin emrinde 30 yıl onun ışığıyla öğretmenlik yaparak ilke ve inkılaplarına bağlı bir nefer olarak çalışmaktan da çok gururluyum.
101 yıl önce, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının sayesinde bağımsız ve özgürlüğümüz bizlere verilince kazanım sağladık. Bizlerde ölünceye kadar Atatürk’ün emaneti ülkemizi kanımızın son damlasına kadar koruyacağımıza namus ve şeref sözü vereceğimizi tüm dünyaya bir kez daha haykırmaktan geri durmadığımızı gösterdik göstermeye de devam edeceğiz. Cumhuriyet. Demokrasiyle yoğrulmuş halkımın tercihidir. Cumhuriyet erdemdir, Mevlana ikliminde paylaşmaktır ve adalettir ülkemde. 29 Ekim 1923 ülkemizde Cumhuriyet rejiminin ilan edildiği gündür.
Bugün milli bir bayram günüdür. Her yıl cumhuriyet yönetiminin ilanını 28 – 29 Ekim günleri Cumhuriyet Bayramı olarak coşkulu törenlerle kutlamaktayız Cumhuriyet yurdumuz için en büyük kazançtır. Cumhuriyet bir erdemdir aynı zamanda çağdaşlığın göstergesi ve demokrasinin dayanağıdır. Cumhuriyet halk, birliktelik ve kardeşlik demektir… Daima ileri gitmek adil bir şekilde paylaşmak demektir. Yaşamın kendisine el uzatmaktır kardeşliğin nefesiyle. Ve demokrasiyle olgunlaşmaktır. Hak ve adaletin tesisidir. Acılara ve çekilen üzüntüye birlikte katlanmak ve mutluluklara birlikte gülmektir. Bağımsızlık savaşının meyvesidir.
Mutlakıyetle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurmaya başladılar ve yasa tasarısını hazırlardı. Fakat bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine ise Meşrutiyet dendi. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıydı. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir. Bunlardan sonra ise üçüncü yönetim biçimi ülkemize Mustafa Kemal Atatürk tarafından getirilen cumhuriyet yönetimi olmuştur. Cumhuriyet’le birlikte egemenlik kayıtsız şartsız millete geçmiş, böylelikle millet kendini yönetme yetkisini temsilcileri – milletvekilleri- vasıtası ile kullanmaya başlamıştır. Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı bulunur. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri milleti adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerle birlikte seçtikleri yöneticilerini yine kendileri değiştirebilirler. Bu nedenle Türk halkına ve milletine en çok yaraşır yönetim biçimi Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi medeni memleketlerin kabul ettiği Cumhuriyet rejimi olmuştur.
Bizlere en büyük eserimdir dediği Cumhuriyetimizi hediye eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını ne kadar büyük bir minnettarlık ve saygıyla ansak da azdır. Ruhları şad olsun…Bu Cumhuriyet o kadar kolay kazanılmadı, daha delikanlı çağlarında ellerine silahları alan ana kuzuları düşmana göğüslerini siper etmediler mi? Damarlarında ki kan deli gibi akarken 1000 yıllık bu Türk vatanını bölmek isteyen gafillere karşı al bayrağın karşısında nöbet tutarak canlarını vermediler mi?
Unutmayın ki bu ülkenin koruyup ve kollanmasını sağlayan Mehmetçik yine vatanın dört bir sathında elinde silahıyla şehitlik rütbesine ulaşmak için bekliyor. Fakat bazı vatan hainleri üç beş çapulcu bu ülkeyi bölüp parçalayacağını sanıyor. Bu ülke bize Atatürk ve silah arkadaşlarının armağanıdır. Bu aziz vatanda en ufak çakıl taşından bir tanesini dahi almaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Güneydoğu Anadolu’da buna teşebbüs eden vatan hainleri Türkiye Devletine baş kaldıran Fetö terör örgütünün militanları unutmayın imanlı ve inançlı vatan evlatları sizlere fırsat vermeyecektir.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene.