Çocukluğumuzda bir ay gibi bir zaman dilimi bize son derece uzun gelirken, yaşlandığımızda aylar ve yıllar nasıl olup da biz anlamadan geçip gider? Gençlik döneminde becerilerimiz yaş ve deneyimle gelişme eğilimindedir. Yaşlı insanlar ise , duygusal alanda daha üstündür.
Mesela sabah uyandığında, canın sıkkın olsa bile, gülmek için birden çok nedenin olduğunu bilmenin, insanı ne kadar mutlu ettiğini öğrenirsin.
Güneşin doğuşu ve batışı arasındaki muhteşemliği gördükçe insanın duygularında değişiklikler meydana gelmektedir. Yaşamın akışına karşı koymamayı, onunla birlikte ilerlemeyi öğrenmek güzel bir şeydir.
İnsan istese de istemesen de hayatın durmadığını görür. Yaşamanın kıymetini iyi bilir ve kendi hikayesini , kusurları ve hatalarıyla sever.
Yağmurda ıslanmaya, toprağın mis kokusunu içine çekmeye ve yağmurun tüm sıkıntıları, hüzünleri alıp, yerlerine teslim ettiği hoş görüsüne hayran kalmamak mümkün mü?
Yalnız kalsan da yalnız olmadığını, yalnızlık hissinin sahte sevdaların esaretinden kalan zayıf bir his olduğunu öğrenmek pekte zor olmadığını görürsün.
Hayat her şeye rağmen bir şeyin yaşanmadığını öğretir insana,
yaşlandıkça aynaya daha bir cesaret ile bakar insan bedenine ve ruhuna iyi davranarak yaşamayı kendine düstur eder insan.
Yaşlandıkça albümler sık sık kontrol edilir geçmişin anıları insanın gözlerinin önünden kayar gider.
Çünkü yanında kalanların tüm varlığı ile yanında olmasını istersin. Bundan dolayı gidene güle güle, gelene hoş geldin demeyi öğrenir insan.
Anlarsın karşındakilerin, gözlerinin içine baka baka nasıl güzel yalan söylediklerini.
Altı boş, içi boş vaatlerin, verilen sözlerin aşkı tarif etmediğini anlarsın. Asıl olanın güven, samimiyet, sohbet, paylaşım, birlikte atılan kahkaha ve yargılamadan dinleyerek huzuru birlikte inşa etmek olduğunu…
Bulunca hemen anlarsın, kıymetini bilirsin ki bunun adı huzurdur.
Olduğun gibi seni sarana hayatında yer verir, öz değerini bilir ve kendinle yüzleşme cesareti gösterirsin.
Her ‘seni seviyorum’ diyene inanmazsın.
Seviyorum diyenin en ufak bir zorlukta kaçtığını, değerlisin diyenin bütün güzel şeyleri bir anda yakıp yıktığını, bu yüzden yıllarca peşinden koştuğun ilgi ve beklentinin mutsuzluğun ana kaynağı olduğunu öğrenirsin.
Sadece sade yaşamak istersin. Özgürleştikçe saf sevgiyi bulursun; Sahip olmak değil, ait olmaktır.
Yaşlandıkça samimi ve sahici olur insan, hem kendisine hem çevresine karşı ait olduğu yere kök salmak ister çünkü sona doğru günler sayılı kalmıştır değil mi?
Gençliğinizden yaşamınızın sonuna kadar neler yaptıysan arkanda bıraktığın mirastır artık sağlıcakla…