Ne kadar acı günleri yaşıyoruz ağzından salyalar akan başta Amerika olmak üzere eski soykırımcılar Fransa, İngiltere gibi soykırımcı devletler ne yazık ki kendi ülkesinde bile iktidardan uzaklaşacağı anda anlayan yahudi bozması Netanyahu gibi soysuzlar ne yazık ki katliam yapıyorlar. Suriye, daha önce benzeri görüşmemiş bir vahşet yaşanan savaşın beşinci yılına girdI Irak geleneksel anlamda istikrardan uzak, kilit öneme sahip bölgelere çöken İslam Devleti olarak da bilinen Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile savaşıyor, Libya milislerin istilasında, anlamlı bir sivil toplum yok Yeniden generaller tarafından yönetilen Mısır, büyüyen askeri gücüyle bastırmaya çalıştığı İslamcıların ayaklanmalarıyla karşı karşıya.
Bütün bu iç karışıkların başında bakınız batılı devletlerin ajanları cirit atmıyor mu? Kısacası küresel güçlerin savaşı değil mi?
Gündem savaş olunca Amerika’nın Asya ve Afrika coğrafyalarında yaptıklarını unutmak mümkün değil en son yıllarca işgal ettiği Afganistan’ı terk edip giderken geride bıraktığı enkaz ve vahşetin izlerini ne yazık ki orada yaşayan kadın ve çocuklar çektirmiyor mu?
Açın bakın dünya haritasını orada sömürgr adalarını göreceksiniz kimler bunlar iyi bakın demokrasi havarisi kesilen ABD, Fransa, İngiltere’nin değil mi?Fakland adasını ne çabuk unuttuk petrol için orada yaşayanların ögürlüğünü kısan kim demek ki gücü olan maalesef topraklarını genişletmek daha fazla zengin olmak için çocukları katletmekten gerimi durdular.
Rusla zaten tarih boyunca bizim baş düşmanımız değil mi idi bakın daha dün olan en güncel olaya şöyle bir bakalım.
Şu anda Ardahan ilimizin ilçesi olan Posof’la arasında 77 km.lik bir sınırı olan Acaristan bağlı bir bölgedir. Fakat şuna da burada yaşayan Türklere rastlamak mümkün değildir ,çünkü burası adeta Türklerin bağının kesildiği bir bölge olarak kalmıştır .14 Kasım 1944 atalarımız Stalin tarafından iki saat içinde tren vagonlarına doldurularak, gidecekleri yere kadar aşağı dahi inmemek koşulu ile kapalı tren vagonlarında Orta Asya’ya sürülerek Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a yerleştirildi.
Ahıska şu anda Gürcistan sınırları içerisinde olan ve yaklaşık 220 köyden oluşan bir bölge. Samtskhe-Javakheti eyaletinin içerisinde kalıyor. Uzun yıllardır buranın Türk yurdu olduğuna dair iddialar da var. Örneğin, Kıpçakların bu bölgede yaşadıklarına dair bir iddia var ama en yakın bildiğimiz şey 1518’de Osmanlı’nın Çıldır Savaşı ile fethettiği bu bölge bu tarihten sonra Osmanlı sınırlarına dâhil oluyor ve Çıldır Eyaletinin bir sancağı oluyor. 250 yıl Osmanlı idaresinde kalıyor. Ama 1829 Edirne Antlaşması ile savaş tazminatı olarak Ruslara veriliyor. 1829’dan 1918 yılına kadar Rus hâkimiyetinde kalıyor.
Aslında Ahıska Türkleri 1948’deki sürgüne kadar kendilerini “Kafkas Türkleri” olarak tanımlıyor. Sürgünden sonra kendilerini diğer etnik gruplardan daha rahat ayırabilmek için “Ahıska Türkleri” olarak nitelendirmeye başlıyorlar. Yani, Çıldır Savaşından itibaren Osmanlı’nın bir parçası oluyorlar ama 250 yıl sonra sınırın diğer tarafında kalıyorlar.
Zaten kültürel yapıları ve konuştukları aksan itibariyle de bugün Kars, Ardahan ve Batum civarında yaşayanlarla benzerlik gösteriyorlar.
Tarihsel süreç içerisinde Batum Antlaşması ile bu bölge tekrar SSCB’ye bırakılıyor. 1918’den 1944’e kadar SSCB sınırları içinde büyük zulüm altında yaşamışlar. Bu süreçte kapalı bir toplum olarak kendilerini korumaya çalışsalar da camilerin kapatılması, ana dilinde eğitim yapma hakkının ellerinden alınmasıyla bir takım değişiklikler yaşamış olmaları çok doğal sayılmış.
Burada yaşayan Ahıska Türkleri 114 Kasım 1944 yılınsa Stalin tarafından bu bölgeden trenlere doldurularak Sibirya bölgesine gönderilmiş burada yaşamaya mecbur tutulmuşlar ise bu göçte çok sayıda Ahıska Türk’ü hayatını kaybetmiş çok aile ise parçalanarak birbirlerini kaybetmiştir.
Bu bir insanlık ayıbı olarak tarih sayfalarında yerini alsa da bugün bu zülmü yapan Sovyetler Birliği ne bir özür dilemiş nede bu soykırımla ilgili Batılı devletler tarafından bir kınama gelmiştir.
Zaten gelmesi mümkün değildir çünkü Tarihi iyi okursak hep Türk ve İslam alemine karşı haçlı seferlerinin yapıldığını görürüz.Bu bize şunu çok açık ve net göstermektedir ki Türk’ün Türkten başka dostu yoktur.
Şu anda Ortadoğu coğrafyasında oynanan oyunda bunun bir parçasıdır.
Sen 1948 de toprağını satarsan İsrail’e bunların başına gelmesi normal değil mi? Toprak verilmez toprak için savaşılır.