Kış,kendini yavaş yavaş gösterirken,güneş bir görünüp,bir çıkıyordu.Yüreğimde,çoktan hüküm sürmüştü kış.Rüzgar,ılgım ılgım sallıyordu güz yapraklarını.Buruk yüreğimle sahiplendiğim,kurumuş dallarımla,yaşama tutunacak değerler arıyordum.O yürek yangınının yaşandığı,umutlarla gittiğimiz güller diyarından koparılarak alınmıştık.Anılar bırakmıştık,çok acı anılar.Umut ederek tutunduklarımız vefa bilmez,iki yüzlü,merhametsiz iç yüzleriyle,kaç hayatın dallarına hüzün koymuşlardı.Henüz,dallarım çiçek açmaya durmuşken,köküme kadar kurutulmak istenmiştim…
Son yazın,mahsunluğu muydu içimi acıtan..!Yoksa,talan olmuş hayatımızın taş duvarlarla,demir parmaklıklarla kuşatılmışlığı mıydı..? Beni bağışla,aldatılmaz sandığım yanım.İnanıp güvenmiştik.Oysa,kendimizi kandırarak tüketmiştik yılları.İşin içinden çıkılmaz o ruhsal durumu anlayacaklarını,acılarımızı unutturup,sarıp sarmalayacaklarını sanmıştık;işte hayata dair ilk yanılgımızdı.Bağışlayın beni,varlığımla üzdüğüm,içimin karasını ak eden,kolum dalım olan,nefesim,yaşama sebebim,onurumla ayakta dimdik durma nedenim,ailem.Bağışla beni,bendeki ben…
Önce,yüreğimize ve beynimize affettirmeye çalışıyorduk kendimizi.Sonra,ettiğiniz kötülüklerinizden sıyrılıyorduk birer,birer.Biz, sizleden uzaklaşırken;siz halâ ,sıradışı ahlaksız oyunlarınıza devam ettiniz.Tartınızın kefesine,sevgi yerine,çıkar ve kıskançlıklar koydunuz.Bizim masum sevgimizi,inanmışlığımızı,koşulsuz teslimiyetimizi;kirli ilişkilerle takas ettiniz.Ahmakça alışkanlıklarınızla inadınız,kininiz,nefretiniz,içten pazarlıklarınız,kirli hesaplarınızla;aynı kandan candan,bir elmanın yarısı kardeşi,o kara gözlü,nur yüzlü,sevgilerle,iyiliklerle donatılmış yiğidi,kara toprağa verdiniz.Daha,saçının yaşı kurumadan,gelin eşinin ve yetimlerinin yüreklerine;iblisin kılık değiştirmiş halleriyle,çıngıraklarınızla çöreklendiniz.Evlat acısıyla kavrulmuş bir ananın cahil aklına,fitne sokup,huzurunu aldınız.Acı üzerine acı,özlem ve çilelerle koydunuz kara toprağa.İblisin elleri,ne yazık ki tatlı hayatınızı yaşarken;aslında, cehennemin başrol oyuncusu olduğunuzu unuttunuz.Mahşerin sahipsiz çığlıkları,tanıyın kendinizi de ;utanın aymazlığınızdan.
Yıllar sonra bugün,zamanın çanağında dem tutmuş anılar.Tek üzüldüğüm,beni yok eden,yaşama hakkı vermediğiniz;entrikalarınızla,hayatının baharında toprağa koymayı başardığınız,o yetim yanım,en değerlim babamdan koparılmamızdır.Sizlerse,sayısız yıldızlarla donatılmış evrende,bir hiçsiniz.Sürekli,bu dönen kürede,bir gölgesiniz bahse değmez,artık hatırlanamayan bir gölge.Hazan vakti,puslu sabahlarda yalnızlıkları yüklenerek,üşüyerek yüreğimizin örenine çöreklenmiş,iblisin uşağı yılanlarsınz…Oysa,dizgininden boşalmış hayatımızı,biçimlendirecek olanlardınız.Öz kaynağından yeni doğmuş,gözelerinde hayat olan,yatağında sevgileri mayalayan nehirdiniz.
Rüzgarlarla sarmaş dolaş,yorgun çıplak ayaklarımla,aranıp durduğum ömrüme ait tüm görüntüler,sisler arasında.Şimdi,beyaz büyülü,sıcacık bir bulut aldı beni içine;sarıp sarmaladı,acılarımı dindirdi.Hakkınızdan gelecek olan,Hak’tır.Parçalanmış bedenimin,ruhumun uzak kara yazıları,yıkık mabetleri,karanlıklarımızda gezinen,iğreti yalnızlıklar;ihtişamınız sandığımız aydınlık,bizim sevgi dolu yüreklerimizmiş meğer.Herşeyden bir parçaydınız belki,artık silik bir anısınız.Kanayan tanıklarısınız hatıraların.Fakat şükür ki,artık hiçbirşeyimizsiniz.
Şimdi,o çıkardığınız yangının küllerinden öyle bir doğduk ki,görseniz,ihtişamımızdan korkar,kendinizden utanırdınız…
Feride Ozbilge