“Bazı aşklar bir bakışla başlar,
bir ömür boyu içten içe yanar,
ama sadece yürekten yüreğe yürür…”
O gece şehrin sokaklarında yalnız yürüyordum.
Hava serin, gökyüzü yıldızsızdı.
Adımlarım rastgeleydi, ama kalbim bir yeri arıyordu.
Henüz bilmesem de, seni arıyordu.
Bir köşe başında karşılaştık.
Gözlerin, geceyi bile aydınlatacak kadar parlaktı.
Sana bakınca, içimde yıllardır süren eksiklik aniden anlam kazandı.
Sanki yıllardır kayıp olan bir parçamı bulmuştum.
İkimiz de hiçbir şey söylemedik.
Göz göze geldiğimizde, dünya durmuş gibiydi.
O an bir adım attın bana doğru.
Ve ben, tüm geçmişimi, tüm korkularımı geride bırakıp sana adım attım.
İşte o adımda doğdu aşk.
Başlangıçta çekingen adımlardı bunlar.
Bir tebessüm, bir bakış, belki bir selam…
Ama zamanla sessizlik bile yetmeye başladı.
Seninle yan yana yürümek, dünyayı yeniden keşfetmek gibiydi.
Her sabah seninle uyanmasam da, her sabah seninle başlıyordu içimde.
Her gece seninle uyumadan da, rüyalarımda sana dokunuyordum.
Zaman geçti.
Birlikte büyüdük.
Sevdanla olgunlaştım.
Korkularım azaldı, umutlarım çoğaldı.
Seninle hayat daha cesur, daha sıcak, daha yaşanılır oldu.
Ama her aşk gibi bizimki de sınandı.
Bir gün, yollarımızı ayıran bir fırtına çıktı.
Kelimeler suskunlaştı, mesafeler açıldı.
Artık aynı sokaklardan geçmesek de,
aynı gökyüzüne bakarak dua etmeye devam ettim.
Çünkü ben seni bir bedene değil, bir ruha sevdim.
Adını kalbime mühürledim.
Seninle başlamıştı aşk,
ve şimdi sonsuzluğa seninle yazıldı.
Belki artık gözlerin gözlerime değmiyor,
ellerimiz birbirine uzanmıyor,
ama biliyorum:
Ben seni ömrüm yettikçe,
ve ömrüm yetmediğinde bile,
sevmeye devam edeceğim.
Çünkü gerçek aşk, ayrılık tanımaz.
O sadece doğar, büyür ve sonsuzluğa adını fısıldar.
Ve bizim adımız sonsuzlukta aşk olarak kalacak..
“Sevda, bazen kavuşmak değil;
kalbinde bir ömür saklamaktır,
seninle büyüyen sessiz bir mucize gibi…”