Feride Ozbilge
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Makaleler
  4. BİR KADIN, BİR HAYAT, BİR DİRENÇ: ELA’ ’NIN HİKÂYESİ

BİR KADIN, BİR HAYAT, BİR DİRENÇ: ELA’ ’NIN HİKÂYESİ

featured

Ela, içindeki gücü ve sevgiyi hiç kaybetmeden her gün yeniden doğuyordu. Eşinin iyileşme süreci zorlu, acılı ve sabır gerektiren bir yolculuktu, ama Ela’nın kalbi, her zorluğun üstesinden gelebilmek için yeterince genişti. Ev, iş, alışveriş, yemek derken gündelik hayatın rutinleri ona ağır bir yük gibi görünmüyordu. Her şeyin arasında, eşinin yanında olmaya devam ediyordu. Sevgisi, gücü ve kararlılığı onu her gün yeniden hayata bağlıyordu.

Ela, sabahları güne gözleriyle değil, kalbiyle başlıyordu. Eşinin sağlığı her geçen gün daha fazla iyileşiyor olsa da, o iyileşmenin her adımında, onun yanında olmanın, her şeyi yeniden öğretmenin verdiği güçle mücadele ediyordu. Her şeyin sorumluluğu ona yüklenmişti. Evin her köşesinde bir iş vardı; temizlik, yemek, alışveriş, iş gücü, bir öğretmen olarak tüm bunları birlikte yapıyordu. Ama bunlar onun için sadece günlük işlerdi, asıl mesele, o büyük mücadeleyi, sevgiyi, sabrı, gücü ve merhameti her an hissettirmeye devam etmekti.

Eşi, başından geçen hastalıktan sonra her şeyini kaybetmişti. Hafızası, konuşması, yemesi, içmesi, yürüyüşü hepsi yeniden sıfırdan öğretilmeliydi. Ama Ela, bu yükleri tek başına taşımaktan yılmadı. Her gün sabırla, sevgiyle, umutsuzca çaba gösterdi. O sadece bir eş değildi, aynı zamanda bir öğretmendi. Eşine okumayı, yazmayı, yemek yemeyi, konuşmayı, hatta sol elini kullanarak hayatını yeniden inşa etmeyi öğretiyordu.

Ela’nın gücü, sadece fiziksel değil, duygusal bir güçtü. Her şeyin ortasında, o bile bazen tükenmiş, yorulmuş hissetse de, hiçbir zaman gülümsemesini kaybetmiyordu. Yoksulluk, zor hayat şartları, bankaya olan borçlar ve maaşına koyulan ipoteklere rağmen, her şeyin üzerinden geçmeyi başarmıştı. Ne engeller ne de sıkıntılar, Ela’nın içindeki ışığı söndürebilmişti.

Sevgi, Ela’nın en büyük silahıydı. O sevgiyle, eşine bakarken hiç pes etmedi. Türküler söyledi, şiirler okudu, her sözcükle onun ruhunu canlandırdı. Hâlâ, hayatın ne kadar zor olduğuna bakmaksızın, her şeyin içinde bir umut buluyordu. Onun gülüşü, eşi için bir güneş gibi doğuyordu.

Eşinin sol eliyle yemeyi öğrenmesi, kelimeleri tekrar telaffuz etmeye başlaması, mimiklerle iletişim kurabilmesi, adeta bir çocuk gibi her hareketini yeniden öğrenmesi, Ela’ya ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Her gün bir adım daha ilerliyordu, ama asıl güzellik, ona tekrar insan gibi hissettiren şeydi: Ela’nın sevgisi.

Bir gün, TV izlerken gülümsedi, elleriyle tepki verdi. Ela, gözlerindeki bu değişimi fark ettiğinde içi kıpır kıpır oldu. Eşi, elinden gelenin en iyisini yapıyordu, ve o, bu yolculuğun her adımını Ela ile birlikte atıyordu.

Ela ve eşi arasındaki bu derin bağ, zamanla her geçen gün biraz daha güçleniyor, birbirlerine duydukları sevgi daha fazla derinleşiyordu. Öyle ki Ela yorgunluktan koltukta uyuyakalsa , eşi dişleriyle battaniye taşıyıp üzerine örterdi.. Onlar için her gün yeni bir başlangıçtı. Her olumsuzluğa rağmen, hayata tutunabilen ve sevginin gücünü hiç kaybetmeyen bir çift olmuşlardı…

BİR KADIN, BİR HAYAT, BİR DİRENÇ: ELA’ ’NIN HİKÂYESİ
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

VakaHaber.CoM ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin