Hiçbirimiz kötü değiliz…
Hiçbirimiz masum da değiliz…
Biz, sadece biziz.
Ne kusursuz bir yüce dağ gibi dimdik,
Ne de hatalarla delinmiş bir duvar gibi yıkık.
Biliyorum, kolay değil…
Doğruyu yanlıştan ayırmak,
Günahı erdemden tartmak,
İyiyle kötü arasında çizgi çekmek.
Kim karar verebilir buna?
Sen mi? Ben mi?
Kimin elinde o altın anahtar?
Hangimizin yüreği tam temiz,
Hangimizin eli lekesiz?
Koskocaman bir profesör var,
Elinde kitaplar, gözlüğünde bilgi,
Karısının yüzüne indirdiği yumrukla,
Bir insanı paramparça ediyor.
Oysa insanlığın kitabında
En ağır ceza, kalp kırmaktır.
Tinerci Adem,
Çöp kutularının arasında kaybolmuş bir hayat,
Enkaz altından çocukları çıkarırken,
Bir kahraman olur geceye.
Ve bazen en saf iyilik,
En beklenmedik ellerden akar.
Din adamı vaaz verirken,
Kendi cebine parayı koyar sinsice.
O gece, yanında yatmakta olan hayat kadını,
Böbreğini vermeye hazırdır,
Başka birinin yaşaması için.
İşte burada başlar karmaşa,
İyilik ve kötülüğün birbirine karıştığı o sonsuz gri.
Neye göre iyi, neye göre kötü?
Yargılarımızın ipleri kopmuş,
Hakikat gözlerimizin önünde kıvrılıyor,
Biz kör bakıyoruz.
Hepimiz önce insanız.
Kimi zaman kırgın, kimi zamansevgi dolu,
Kimi zaman hatalar içinde boğulmuş,
Asla tamamen kaybolmamışız.
Ben kusursuz değilim.
Olamam da.
Bedenimde çizgiler var,
Yaralar var,
İçinde bir ışık taşıyorum,
İyilik ve kötülüğün savaştığı o sonsuz alanın tam ortasında.
Birimizin derisi siyah,
Birimizin beyaz.
Birimiz camide,
Birimiz kilisede,
Birimiz sinagogda dua ediyoruz.
Aynı gökyüzüne bakıyoruz.
Aynı güneşi paylaşıyoruz.
Ne doğduğumuz yeri seçebildik,
Ne de ailemizi…
Seçimlerimizi yapıyoruz,
Ve yaşamakla yükümlüyüz hayatı.
Sen gibi geldim ben de,
Ben gibi gideceksin sen de.
İşte hayat böyle:
Siyahı ve beyazı,
Karanlığı ve ışığı,
İyiyi ve kötüyü birlikte taşıyan
Kırılgan bir insanlık.
O yüzden bugün,
Yarını yargılamadan yaşa,
Kimi severek, kimi kırarak,
Kimi affederek, kimi uzaklaşarak.
Unutma;
Hiçbirimiz tamamen iyi değiliz,
Hiçbirimiz tamamen kötü.
Biz,
Kendi ellerimizle ördüğümüz karmaşık örümcek ağlarıyız.
Ve bazen, o ağlarda kendimizi yakarız.