Kime sitem etsem, kime naz etsem,
Baştan umutsuzmuş falımız bizim,
Kötüye dirensem her şeye yetsem,
Ezelden böyleydi, dilimiz bizim…
Buğday olup tarlalara ekildik,
Başak olduk el elinden çekildik,
Dik görünüp içten içe yıkıldık,
Neden yetmez oldu dolumuz bizim…
Dil bilmezken pazarlarda satıldık,
Koyun olduk sürülere katıldık,
Yüreklerden çokta kolay atıldık,
Baş eğdik, kırdılar kolumuz bizim…
Hayat hep ders verir, öğretir sandık,
Yalan yanlış söze nasıl da kandık,
Ağuya zehire ekmeği bandık,
Acıyla kaplandı gülümüz bizim…
Her birimiz, bir diyara sürüldük
Damla damla yağmur gibi döküldük
Kendin bilmezlerce hep hor görüldük
Oysa hep gül verdi çalımız bizim…
Kimseyi kırmadık üzmedik amma
Avare avare gezmedik amma
Karıncayı bile ezmedik amma
Düz ovada şaştı yolumuz bizim…
Peri sevgisiyle dimdik dururken
O dik duruşunu her an korurken
Riyakar olana tokat vururken
Kırık olamazdı dalımız bizim