yokluğunda anladım
mülteci yolculukmuş senin sevdan
yüzüme doğan güneş
doğduğu yerden batıyor
bir kumarbazın zar atışı gibi
ikimizin de kaybettiği bir final bizim ayrılığımız
gerekçesiz tükenişlerle
yanıtsız kalan sorularla
kapı aralığından bakıyorum senden arda kalanlara
blöf de olsa
her karta rest çekiyorum
ruhum hüzün rolansların da
pey’lerin tükendiği gibi
gıdım gıdım tüketiyor beni hayat
kazanmanın sabrıyla beklerken tükeniyor ömrüm
uzanıyorum çocuksu bir düşle
ellerimle göklerde
seni kazanmanın
seni sevmenin coşkusunu
bir tek kendimle yaşıyorum yokluğunda
acıtıyor içimi kaybedişler
yabancı eller dokundukça yağmalanıyor yüreğim
umut et diyorum
nafile
kabuk bağlamış yaralarım bile kanıyor
arda kalan
yani senden kalan bir tutam sevgi oluyor
iyi ki yüreğimde saklı bir bahçem var
diyor
giriyorum iceri
eyvaaah yoksun diye
hazan düşmüş
sitem bile edemiyorum yorgunum
biçareyim
son kez diyorum Tanrım son kez
onunla geçen mevsimlerdeki anılara
şartsız
koşulsuz sürüklenmek istiyorum
gönlümün yosunlarla örtülmüş yaralarımı bir kez daha sarıyorum
yaşamın denen labirentten ilerliyorum
hayaline son defa yüz sürüyor külünü dalgalara soruyorum
aşk diye sahile vuranları topluyor
yüreğimin öte yakasına
biriktirdiğim hüzünlerle gidiyorum
çünkü yoksun sen…