düşlerimin tutukluluğu
yanan bir harfin gövdesi kadar yıkıcıdır
hep yasadışıydı bu sevda
göğsümden geçerken sloganlar
senin gözlerinde eylem yapan çocuklardım
sözlerimi kar maskesiyle saklardım
hangi hücrede buldum seni
karanlığın nabzında, yalnızlığın zindanında
bir el gibi sarktın üzerime
dışarısı hep baskın, içimizde bir isyan
ben senin afişine asılmış
hayal kırıklığıydım
manifestomda yerin vardı
dudaklarının köşe yazısında
başlığı aşk olan bir başkaldırıyla
sana dair her şeyi
yasaklı kitap gibi okurdum
sayfa sayfa
yıpranmış bildiriler gibiydi umut
kenarı yanık, içi umut dolu
sokaklarda boyun eğmeyen sevdalar
duvarlara yaslanmış cümleler
hâlâ beklerdi seni
bir gün döneriz diye
kaburgamın ortası
eylem sonrası sessizlikti
ellerimde molotof gibi bir şiir
dizelerinde sen
devletin resmi suskunluğuna
başkaldıran
bir çığlıktın
yağmurda ıslanmış
hâlâ yanmayan
fotoğraflar saçıldı sonra
geçmişin sarı kalabalığına
hiç çekilmemiş bir pozda
biz vardık
yüzümüzün yarısı umut
yarısı siperlik
pencereler mühürlüydü yine
içeride senin sesin
dışarıda yürüyen yalnızlık
bir gün daha devrime kaldı
bir gün daha hasrete
bir gün daha…
seni sevdiğim suçtan yargılandım
dedim ki:
bir kez daha bak bana
belki kıyamet buradan doğar
belki bu şehir susar
belki biz
bir öpücükle dağılırız
bütün ordulara
ve baktın
o bakışta ihanet yoktu
gözlerin serbest bırakılmış gibiydi
dizlerimdeki yasak bölgeye konmuş bir kuş
ve ben sustum
çünkü en devrimci suskunluk
seninle konuşmamaktı bazen
…
ve sevgili
bizde aşk, gizli örgüt değildir artık
bir bayrak gibi dalgalanır
ihanetsiz
yorgun ama teslim olmamış bir öyküdür