Akla zarar bir yol hikayesi benimkisi
Yıllar sonra
sabah ezanında karşılıyor beni
alaturka bir sehrin eskimiş hüzünlü yüzü
Saçlarımda ,sırtımda ve avuçlarımda gün artıkları canımı yakıyor halâ
Nasılda pir sultan kokuyor sokağım
Hüzzam bir türkü gibi doluyor hayata ince ince
Tutunmuş acılarla
ürpererek
Dudağımın kıyılarındaki kardelenlere dokunuyorum
paramparça edilmiş kırıkları hala acıyan ömrümle
Zemheriyle buz tutmuş
çözmeye üşendiğim
yırtık ömür notlarının ellerinden tutarak
bavulumdaki anılarımı tek tek çıkarıp
kanatmak istiyorum
Kan oturmuş yorgun gözlerle
kısacık uzakların özlemiyle tükeniyorum
Ömrümün küf kokan sandğından
yırtık yamalanmış eski fotoğrafları kentin hüzün kokan sokaklarına asıyorum yitirdiğim geçmişimle
yaşamın sırlarında kaybolmak istiyorum ısrarla..
Kendimi emanet ettiğim
hayatın bilgeliğini selamlayarak
aklımın karalama defterindeki
cevapsız kavgalarımla
tükenmeyi göze alıyorum
ölen düşlerimle gidiyorum geceye
üstü başı kirli bir suretin ifşası karışıyor hayata
Mola verdiğim yerden yeniden başlıyorum yaşamaya
Hüzünlerimle hoşça kal derken yorgun kentin sokaklarına
Kirpiklerimin ucunda açan mor çiçekleri öpüyorum usulca
Ve
merhaba diyorum yeniden
merhaba hayat merhaba..