Bir Gamze vardı,
yudumladığı gülüşü,
geceyi yarıp içime düşen yıldızlar gibi,
düşlerimden söküp aldı,
bir gece…
Yavaşça yürürken izlediğim topraklarda,
kanla boyanmış yıldızları saydım.
Gecenin nefesi,
yavaşça tenime dokunan bir rüzgar gibi,
ve her bir adımda
toprağın dilinden çıkan acıyı hissettim.
Savaşın adı vardı,
ama kimse bilmedi…
Ne kadardı, sence?
Bir rüzgar mı,
yoksa kırık bir kucak mı,
bizi yuttuğu o gökyüzü?
Ellerinden kayıp giden sevda,
yakut kırmızı bir güneş,
toprağa gömülen her sonbahar yaprağı gibi…
Ve biz,
yavaşça kaybolan bir hüzün gibi,
her adımda bir başka kırık yaşadık.
Yaralı çocuklar var bir köşe başında,
dökülmüş başaklar,
saçlarında korku,
gözlerinde sessizlik…
Bir baba yok, bir anne yok,
yerde kalan tek şey umut:
kırık dökük, dağılmış bir evin kapısı.
O kapı,
bize yeniden doğmayı vaat ederken,
her tıkırtısında,
yıkılan bir dünya çığlık atıyordu.
Beni unutma,
diye bağırıyor gamzem,
ama dudaklarında tuhaf bir sükunet,
kanlı çiçekler var,
dallarında gülüşümüzün kırıntısı…
Ve ben,
o çiçeklerin her yaprağında,
savaşın getirdiği buğularda kayboluyorum.
Birer birer,
yitirilen her hayal,
gözlerimdeki son damla su gibi,
yavaşça kayboluyor içimden,
sanki bir çocuk, oyununu kaybetmiş gibi.
Şimdi,
bir tüy gibi düşen güneşi,
gördüğümde ellerim titriyor,
çünkü biliyorum,
o güneş senin gülümsediğin kadar
içimde birikiyor.
Bir çocuğun gözlerinden,
bir annenin dudaklarından süzülen
sonsuz bir ışık gibi…
Yavaşça yitiyor birer birer,
geride kalan yalnızca geceye yansıyan
çağrısız sesler…
Ve her gece,
bu sesler her yanı sararken,
özlemden başka hiçbir şey kalmıyor.
Ve biz,
her şeye rağmen duruyoruz,
her adımda bir daha yeniden doğuyoruz,
çünkü savaşın içi,
bir çocuğun kalbi kadar temiz,
ama bir o kadar da yara içinde.
Yaralı kalbimde,
toprağımda yankılanan her acıyı,
savaşın sesinden başka bir şey duymuyorum.
Ve Gazze’de,
savaşın uğultusunda kaybolan bir gamze,
bizim sessiz çığlığımızdır.
Bütün dünya duysun:
Burada, kaybolanlar değil,
hayat bulanlar var!
Ve o hayat, her şeye rağmen,
hala bir çiçeğin rengini taşıyor.
Güzel, kanlı, ama direnen…