Sevmek;
susunca bile anlaşılmaksa eğer,
bir bakışta bin sükûtu duyabilmekse,
elin elimdeyken dünya susuyor,
zaman nefesini tutuyorsa,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
yağmurun altında sığınacak tek yerin
bir omuzun sıcaklığıysa,
her damla senin adını fısıldıyorsa,
aynı bulutta aynı hüznü paylaşıyorsak,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
gecenin en sessiz yerinde
adını bir dua gibi okumaksa,
uykuyla uyanıklık arasında
yüreğimin seni çağırmasıysa,
gülüşün sabahıma doğuyorsa,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
bir rüzgârda kokunu bulmaksa,
bir şarkının kıvrımında sana rastlamaksa,
ellerim üşüdüğünde
adını anmakla ısınmaksa,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
kırgınken bile affı kalbinde taşımaksa,
gururu değil, gözyaşını seçmekse,
susup bakarken bile
“anlıyorum seni” demekse,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
yorgun bir akşamın eşiğinde
sesini duymadan bile huzur bulmaksa,
kalabalık bir dünyanın ortasında
yalnızca sana ait hissetmekse,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
kavuşmayı değil, beklemeyi sevmekse,
özlemin içinde umut yeşertmekse,
her eksilmeyi seninle tamamlamaksa,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
bir fincan kahvede sıcaklığını bulmaksa,
sıradan bir günün içinde mucize görmekse,
“iyi ki varsın” diyemediğimde bile
kalbimin en sessiz yerine adını gizlemekse,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
korkmadan, saklamadan,
yarayı bile sevdaya dönüştürmekse,
sessizliği, zamanı, yokluğu aşmaksa,
kalbimin kırık yerinden bile sana yürümekse,
SENİ SEVİYORUM.
Sevmek;
bir gözyaşını gülüşle karıştırmaksa,
gecenin en derin yerinde
bir sesin yankısında kaybolmaksa,
kalbim seninle atarken
dünyaya yeniden inanmaksa,
SENİ SEVİYORUM.
Ve sevmek;
birine “sen” diyebilmekse,
o “sen”
bütün duaların, umutların, sebeplerin toplamıysa,
zaman yorulsa da, kalp bir kez adını ezberlediyse,
artık her şey onun etrafında dönüyorsa,
SENİ SEVİYORUM.
Çünkü sevmek;
bir ömrü bir kalbe sığdırabilmektir.
Ve bir gün nefesim biterse bile,
adın, son soluğumun içinde kalır,
bir dua gibi, bir mucize gibi…
Çünkü başka hiçbir kelime
bu kadar insanca,
bu kadar sonsuza benzemez…
SENİ SEVİYORUM.