Bu kara yazılı coğrafya,
düşleri çalınan çocukların mezarlığı şimdi…
Dünya, dramatik bir filmi seyreder gibi savaşı
ve dahası
akıllara ziyan bir zulmün isyanı göklere çıktı
tanımsız, gizemli ve tehditkâr
Tedavülden kalkan vicdanlar
ikinci bir emre kadar yasaklamış insanlığı
Avazı koparılmış dillerin çaresizliği susmuş
tüm insanlar birer birer lâl olmuş
sancılı kalabalıkların hakları
kirli halılar altına süpürüldü
zulada tahribatı yüksek acılar susarken
zıvanadan çıkmış ruhların zihniyetiyle
vurup yurtsuz bıraktılar onurlu bir halkı
kapıların eşiğinde
siyahlara boyanmış sahipsiz gölgeler dolaşıyor
Ülkemin ayazına dönük sesim
Kudüs dağınığı ilahi yakarışıyla,
bir çocuğun gözündeki harabe korkulara
Hiç durmadan dualar okuyor sabır peygamberiyle
omuzunda küçücük kefenlenmiş ölü çocuklarla
üşüyor karla karışık yoksulluklarda
Gözleri kan çanağı babalar
Her saniye, bir kelebeğin ömrü gibi son buluyor hayatlar
kadınların kirpiklerinde yarıya inmiş yaslı vatan bayrağı
Gölgesinde şifresiz umutlar biriktiriyorlar
o minicik yüreklerin kırsalına
yırtık yüreğimin paçavra yerlerinde yüz yıllık yalnızlık senfonisi
Araf günahları giydiğim
bir vatan yarasıdır şiirlerim bugün
milat öncesinde Nuh tufanıyla kaybolan adsız bir kıtayım belki de
Kudüs gözleriyle bakan o kanlı coğrafyanın krizantem kokulu çocukları yurtsuz
zulada tahribatı yüksek zemheriyle susmak işkence
göçebe türkülerin zılgıtı,
bayram şekerleri toplayan kayıp çocukların sesleriyle sarıyor evreni
Ve şimdi
intiharlarıdır yurtsuzlukları
Meryem’in
rahminde ki peygamber sabrı bile çatladı bunca soysuzluklara
kirpiklerimin ucundaki nehirlerden akıyor
gül yüzlü meleklerin tuzlu gülüşleri
Hani barış çocukların gözlerinde doğan gökkuşağıydı
Yanıldık usta
Soytarıların, cahil bilgelikleriyle kapanacak son perde
Az kaldı
şimdi
şiirlerinize saklayın çocukları
ama sakın ola ki şiirlerinizi esirgemeyin tufan güllerinden
Ve
gözlerinde ki korkulardan öpsün mısralarınız
Hadi el birliğiyle yaratalım barışı
Hadi ..
Sahi çocuklar hiç ölürmü usta…