Kadın, toplumların temeli, hayatın içindeki en değerli gücün adıdır. O, toprakla birleşmiş, güneşle yoğrulmuş, suyu özümsemiş bir varlık… Kadın, sadece bir biyolojik varlık değil; o, yaşamın, zamanın, kültürün her katmanında iz bırakmış, her kademe de adını duyurmuş bir kudretin simgesidir. Ama toplumsal olarak bakıldığında, toplumun derinliklerinde gizli kalmış, zihinlerin köşelerine sığdırılamamış, genellikle göz ardı edilmiştir. Kadın, aslında her şeyin başlangıcı, bitişi, şekli ve biçimi olduğu hâlde, yaşadığı dünyanın dar duvarları arasında varlık mücadelesi verir.
Kadın, önce bir tohum olarak düşer toprağa. Gözlerinde milyonlarca yılın birikimi olan bir huzurla başlar yolculuğu. Köklerini yerin derinliklerine salar, her toprağa dokunduğunda geçmişin yankıları çıkar. Her iz, zamanın kadına bıraktığı mirastır. İşte bu kadın, büyürken bir çiçek gibi açar. Her yaprağına bir yaşam öyküsü ekler, her dalıysa onun sevinçlerini ve acılarını taşır.
Kadın, suya dokunur, ışıkla savaşır, göğsünde bir dünya taşır. Tıpkı bir denizin kenarına düşen tek bir damla su gibi, toplumdaki her kadının dokunuşu bir okyanus yaratır. Onun her adımı, her kararı, bir toplumun kaderine yön verir. Çünkü kadın, sadece kendi varlığını değil, onun etrafındaki insanları da büyütür. Her sözünde bir ağaç, her hareketinde bir rüzgâr vardır.
Ve kadın, tıpkı bir yıldız gibi, geceleri yol alırken, karanlıkları aydınlatmaya çalışır. Her zorluğun, her fırtınanın içinde ışığını kaybetmemek için uğraşır. Bu kadın, bir zamanlar kendi karanlıklarından sıyrılıp, etrafındaki herkese ışık olmayı öğrenmiştir. O, karanlıkta kaybolan bir şey değil; her şeyin ışıkla yoğrulmuş hâlidir.
Kadın, toprağın bağrında filizlenen bir çiçek gibidir. Kökleri derindedir, ama başı gökyüzüne doğru uzanır. Kadın, toplumun temel taşıdır. Her kök derinlere inip yerini bulduğunda, üstündeki çiçekler, ağaçlar ya da meyveler, sadece ona değil, topluma da hayat verir. Çünkü kadın, toplumsal yapının mihenk taşlarından biridir. Her yaprağı, her çiçeği bir toplumu büyütür, bir nesli eğitir, bir dünyayı değiştirir.
Kadın, içindeki o kutsal gücü keşfettiği andan itibaren bir devrim başlatır. Her adımı, bir toplumun uyanışına dair atılmış bir adımdır. O, kendi sınırlarının ötesine geçerken, toplumun sınırlarını da yıkar. Kadının direnci, içindeki ışığına yöneldiğinde, dünya her seferinde yeniden şekillenir.
Kadın, sadece biyolojik değil, manevi bir öğretmendir. O, bir halkın değerlerini, kültürünü, sevgiye ve adalete olan inancını taşır. Tıpkı toprağa kök salan bir ağaç gibi, her zaman büyür, her zaman gelişir, her zaman varlığını sürdürür. Toplum ona ihtiyacı vardır. Toplum, kadının içindeki ışığı anlamalıdır. Çünkü kadın, toplumun en derin izlerini taşır; bir kadının gücü, sadece onun varlığını değil, tüm toplumun varlığını şekillendirir.
Kadın, bazen sessizdir, bazen fırtınadır. Ama her zaman vardır ve her zaman yeniden doğar. İşte bu, toplumsal kadın portresidir: Sonsuz bir direncin, büyümenin ve iyileşmenin simgesi. O, geçmişin yükleriyle büyürken, geleceğe umut bırakır. Her kadının varlığı, bir toplumun aynasında her zaman parlayacak bir ışık gibidir.
Kadın, bazen sessizdir, bazen fırtınadır. Ama her zaman vardır ve her zaman yeniden doğar. İşte bu, toplumsal kadın portresidir: Sonsuz bir direncin, büyümenin ve iyileşmenin simgesi. O, geçmişin yükleriyle büyürken, geleceğe umut bırakır. Her kadının varlığı, bir toplumun aynasında her zaman parlayacak bir ışık gibidir.
Ve bizler, bu ışığın farkına varmalıyız. Kadının gücünü, sesini ve varlığını sadece bir kutlamadan öte, ona hak ettiği değerle bakmalıyız. Toplumlar, ancak kadınlarıyla özgürleşir, ancak kadınlarıyla adalet ve eşitlik temellerini atar. Bir kadının sesine kulak vermek, ona hak ettiği saygıyı göstermek, sadece onun hayatını değil, tüm insanlık tarihini değiştirecek bir adım olacaktır.
Kadın, sadece bugün değil, her zaman bir devrimci, bir savaşçı ve bir ışık kaynağı olmuştur. Toplumun en derin köklerinden, en yüksek dağlarına kadar her yere dokunan bu gücü, sahip olduğumuz her an kutlamalı ve geleceğe taşımalıyız. Bir kadının mücadelesi, tüm insanlığın mücadelesidir. O yüzden, kadınların yolunda attıkları her adım, tüm toplumu daha aydınlık, daha eşit ve daha adil bir geleceğe taşır.
Peri Feride ÖZBİLGE
30.05.2025
Yazımı güne seçen seçki kuruluna ve okuyan değer veren dostlara canı gönülden teşekkürü borç bilirim . Umuda ve dostluğa çıksın yolunuz …
Hüzünlerden uzak dursun gönül yurdunuz ve kıymet bilenlere emanet yüreğiniz..
En kalbi teşekkürlerimle..
Bin selâm olsunn kıymetli yüreklerinize .
Sonsuz saygılarımla..
