(23 Nisan’a, çocuklara, Atatürk’e)
Gözlerinden bal damlar bu sabah çocukların,
bayramı elleriyle tutar gibi.
Atatürk’ün kalbinden düşmüş bir ışık
yürür yavaş yavaş mahalle aralarında.
Bir mendile sarılmış egemenlik
bir kurdeleyle saçlara tutturulmuş…
Birinin ayağında yamalı lastik,
öbürünün düşlerinde yıldızlar var.
Ama hepsi aynı türküyü söylüyor içlerinden:
“Bugün bizim günümüz,
biz yarının umutlarıyız!”
Toprak bile çocuk gibi gülümsüyor bugün,
çiçekler kendi bayramını kutluyor dallarında.
Gökyüzü, “Umut kimde?” diye sormadan
indirmiş gökkuşağını yeryüzüne.
Ve Atatürk,
her çocuğun alnına bir öpücük gibi dokunuyor zamanın içinden.
Kars’ta, soba başında ellerini ovuşturan minik
İzmir’de denize taş atan bir çocuk,
Mardin’de annesinin eteğine sarılan,
Rize’de horonla uyanan—
hepsi aynı rüyada bu sabah:
Bir milletin gülüşünde saklı özgürlük!
Her çocuk bir yemin gibi durur ayakta:
Ellerinde bayrak, yüreklerinde vatan.
Her biri bir çiçek,
her biri bir dua,
her biri bir Atatürk bakışı…
Ve bak!
Bir çocukgülünce sönüyor savaşların fitili,
kardeşlik doluyor yeryüzünün damarlarına.
Bir çocuk düşünce dizleri kanamıyor,
çünkü ülke koşup kaldırıyor onu sevgiyle.
Unutma:
Her çocuk güldüğünde,
bir millet yeniden doğar.
Ve o gülüş,
bir ulusun en kadim marşıdır.