yazi
Feride Ozbilge
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Makaleler
  4. BU BİR VİCDAN ÇAĞRISIDIR …..

BU BİR VİCDAN ÇAĞRISIDIR …..

featured

Bugün yazı yazmak istemedim aslında…
Ama içimde bir yumruk büyüdü, boğazıma düğümlendi. Etrafımızdaki karanlık öyle büyüyor ki, gözlerimizi kapatmakla kaybolmuyor; aksine daha da belirginleşiyor.Gözümü kapatsam, sesini sustursam da olmuyor. Çünkü dışarısı cayır cayır yanıyor, ve bizler hâlâ “havalar ısındı” diyoruz.

Sabah haberleri gözümün içine baka baka bir annenin katledildiğini söyledi. Bir kadın daha, “gitti” diye öldürüldü. Bir kadın daha “hayır” dediği için susturuldu. Ardında iki çocuk, bir baba ocağı, bir dostluk, bir hatıra, bir dünya kaldı.
Bu muydu yani? Vicdan bu kadar suskun mu kalmalıydı?

Her gün bir kadın sessizce aramızdan çekiliyor. Sadece “hayır” dedi diye, yaşama hakkı ellerinden alınıyor. Kimsenin umursamadığı isimler, artık sadece soğuk istatistikler olarak geçiyor gündemden.

Ama mesele sadece Zeynep değil. Zeynep’in ardına dizilen binlerce kadının, çocuğun, hayvanın, yaşlının çığlığı var bu ülkede.
Sokaklar artık Teksas değil, distopya. Her köşe başı bir bıçak, her haber bir kurşun, her sabah bir ölüm.
İnsan, insana tahammül edemez hâle geldi. Komşuluk öldü, güven gömüldü, umut iptal edildi.

Dünyanın başka köşelerinde çocuklar, açlığın pençesinde son nefeslerini veriyor. O küçücük yürekler, bir dilim ekmek hayaliyle kapatıyor gözlerini. Ve bir daha açılmıyor.

Hayvanlar, insan hırsı ve acımasızlığı uğruna sistematik işkencelere maruz kalıyor. Kafeslere kapatılıyor, eziyetle yaşıyor ,işkence yapılıp katlediliyor ve bu yasal hale getiriliyor; ama marketlerdeki paketlerde bu gerçekler kayboluyor.

Suya, doğaya, yaşama her gün biraz daha el koyuyoruz. Geri dönüşüm masallarıyla avutuluyoruz; ama plastik, kir, ölüm her yerde.

Ve biz hâlâ “ekonomik büyüme”, “teknolojik atılım” diye konuşurken, insanlık değerlerimizi yitiriyor.

Bir yanda kıtlık geliyor, diğer yanda markette muzun kilosu altınla yarışıyor.
Bir yanda çöp toplayan çocuklar, diğer yanda saray sofraları.
Bir yanda evine ekmek götüremeyen babalar, diğer yanda beş maaşlı danışmanlar.

Kürtsün diye, Türksün diye, Çerkezsin, Lazsın, Ermenisin diye hedef gösterilen bir halk olduk.
Oysa bu topraklar, ortak acının mayasıydı. Biz bir değilsek, kime neyi anlatıyoruz?

Belki de elimizden gelen tek şey fark etmek, görmek, susmamak ve yazmak. Çünkü sessiz kalmak, en büyük ihanettir.

Bir kadın öldüğünde, bir çocuk aç kaldığında, bir hayvan acı çektiğinde; yüreğimizdeki o küçük kıvılcım sönmesin. Ve biz, her şeye rağmen umutla, dirençle yaşayalım.

Doğa bağırıyor: “Ben tükendim!”
İklim ağlıyor: “Ben boğuluyorum!”
Toprak susuyor, su çekiliyor, hava zehir…
Ama biz hâlâ “yapay zekâ yatırımı” diyoruz.

Peki ya biz?
Vicdanını yastığın altına saklayan biz halk?
Bir çığlık atıyorum: İMDAAAAAAAT!
Ama kimse duymuyor.
Ya sağır bu ülke, ya da susmaya yeminli.

Artık ne aforizmaya, ne renkli sözlere, ne çiçekli temennilere tahammülüm var.
Bana umut vermeyin.
Bana gerçekleri gösterin.
Yoksa bu halk bir gün gerçekten uyanırsa, ne yazılar yeter anlatmaya, ne kelimeler dizilir satırlara.

Biz vatanını sevenler, ya susacağız ya da yazacağız.
Ya göreceğiz ya da bir daha asla bakamayacağız.
Ve unutmayın:
Bazı yazılar, sadece yazı değildir.
Bazı cümleler, devrimdir.

Bugün belki “günaydın” demek zor geliyor. Ama biliyorum ki karanlığın en koyu olduğu an, şafak sökmeden hemen öncedir.

Susma, çünkü yazmak bazen kendimizi ifade etmek değil; susanlar adına konuşmaktır.

Ve unutma; bir kelime, bir cümle, bazen bir hayatı kurtarabilir.

BU BİR VİCDAN ÇAĞRISIDIR …..
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VakaHaber.CoM ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet