Gazze’de bir çocuk daha sustu bugün.
O sustukça, dünya biraz daha sessizliğe gömüldü.
Çünkü artık acı bile alışkanlığa dönüştü.
Ve insanlık, alıştığı şeyleri unutur gibi yapar…
Seyreder.
Seyrediyor dünya.
Kocaman ekranlardan, parlak telefonlardan.
Bir çocuğun taşların arasında kıvrılmış bedenine bakıyor insanlar,
Ama yüzlerinde tek bir çizik yok.
Sanki o çocuk başka bir gezegende doğdu,
Sanki o gözyaşları tuz değil, sadece piksel.
Bu savaş neden bitmiyor?
Çünkü vicdanlar ekran ışığında kararıyor.
Çünkü barış, sadece diplomatik cümlelerin sonuna eklenen süslü bir nokta artık.
Çünkü bazı çocuklar, bazı topraklarda ne yazık ki “sayılmıyor.”
1970’lerden bu yana,
bir halk dört duvar arasına değil, dört kıta arasına sıkıştırıldı.
Toprakları çalındı, evleri yerle bir edildi,
adları silinmek istendi haritalardan.
Ama hâlâ yaşıyorlar.
Direnmek artık nefes almak gibi çünkü.
Gazze bir şehir değil sadece.
Gazze, bir çığlık.
Ve o çığlık 50 yıldır yankılanıyor:
“Ben de insanım!”
Neden susuyor dünya?
Çünkü politik çıkarlar, insan hayatından pahalıya geliyor.
Çünkü ellerindeki kalemle barışı yazmak yerine,
silah kontratlarına imza atıyorlar.
Çünkü güçlünün hikâyesi, mazlumun kanını örtüyor.
Ama biz?
Küçük bir ülkenin, büyük yürekli insanlarıyız.
Kalbimiz hâlâ çocukların gözünden utanacak kadar temiz.
Bir çocuğun “baba” diye haykırdığı anda gözlerimizden yaş süzülebiliyorsa,
biz hâlâ insanız.
Gazze bir yaradır, ama aynı zamanda vicdanın röntgenidir.
Kim nereye bakıyorsa, kendi yüreğini görüyor orada.
Ve unutulmasın:
Bir çocuğun ağlaması, yalnızca annesine değil,
bütün insanlığa sorumluluk yükler.
Bu yüzden, kardeşim gibi sevdiğim bir canın dediği gibi:
“Dünya seyrediyor.”
Ama biz seyretmiyoruz.
Biz not alıyoruz.
Kim neyi savundu, kim hangi tarafa geçti,
kim susarak suça ortak oldu…
Gözlerimiz Gazze’de,
Ama yüreğimizin pusulası her zaman hakikati gösteriyor.
Çünkü biz taraf değiliz;
biz, vicdanız.
Gazze’de, Filistin’de yaşananlar sadece bir coğrafyanın değil, insanlığın da sınavı.
Neden dünya seyrediyor?
Neden yıllardır süren bu zulüm durdurulamıyor?
İşte politik olarak arkasındaki temel nedenler:
Büyük Güçlerin Çıkar Hesapları
Dünyada “barış” dediğimiz şey çoğu zaman “çıkar dengesi”yle ölçülüyor.
ABD, İsrail’in en büyük müttefiki. İsrail’e her yıl milyarlarca dolar askeri ve ekonomik yardım yapıyor.
Neden? Çünkü Orta Doğu’da güçlü bir “karakola” ihtiyaçları var.
İsrail, bu rolü başarıyla oynuyor; hem petrol yollarını kontrol ediyor, hem bölgeyi dizayn etmede kullanılıyor.
Enerji ve Stratejik Konum
Filistin toprakları küçücük olabilir, ama Doğu Akdeniz’e kıyısı olan bir enerji havzasının tam ortasında.
Gazze kıyısında doğalgaz rezervleri var.
Bu enerji kaynaklarını kim kontrol ederse, bölgede söz sahibi olur.
BM ve Uluslararası Hukukun Çift Standartları
Birleşmiş Milletler zamanzaman kararlar alsa da, daimi üyelerden biri (özellikle ABD) veto hakkını kullanarak bu kararları uygulatmıyor.
Yani hukuk var ama uygulanmıyor.
Bir çocuk katledildiğinde sadece “endişeliyiz” deniyor;
oysa bir karikatür çizildiğinde bile dünya ayağa kalkabiliyor.
Arap Dünyasının Sessizliği ve Parçalanmışlığı
Ne yazık ki birçok Arap ülkesi, Filistin’e güçlü bir şekilde sahip çıkamıyor.
Ya iç savaşla uğraşıyorlar ya da çıkar ilişkileri içinde seslerini kısmış durumdalar.
Bazıları İsrail’le diplomatik ve ekonomik ilişkiler kurdu bile.
Medya Gücü ve Algı Yönetimi
Batı medyası çoğu zaman İsrail’i mağdur, Filistin’i tehdit olarak sunuyor.
Bu algı, dünya kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor.
Filistinli çocuklar ölüyor ama dünya, bombayı atanı değil; taşı atanı suçluyor.
Tarihsel Yük ve Sömürge Mirası
Bu savaşın kökü 100 yılı aşkın bir geçmişe dayanıyor.
İngilizlerin 1917 Balfour Deklarasyonu’yla başlayan süreç, toprakların Yahudi göçmenlere tahsisiyle devam etti.
Filistin halkı evsiz bırakıldı, mülteci kamplarında yaşamak zorunda kaldı.
Bu tarihi yük hâlâ taşınıyor, hâlâ çözülmedi.
Ve soru şu:
Dünya neden seyrediyor?
Çünkü vicdan değil, çıkar konuşuyor.
Çünkü insan değil, diplomasi önemli görülüyor.
Ve çünkü bir çocuğun canı, bir silahın gücü kadar değerli değil bu düzende.
Ama biz?
Küçük bir ülkenin, büyük yürekli insanlarıyız.
Kalbimiz hâlâ çocukların gözünden utanacak kadar temiz.
Bir çocuğun “baba” diye haykırdığı anda gözlerimizden yaş süzülebiliyorsa,
biz hâlâ insanız.
Gazze bir yaradır, ama aynı zamanda vicdanın röntgenidir.
Kim nereye bakıyorsa, kendi yüreğini görüyor orada.
Ve unutulmasın:
Bir çocuğun ağlaması, yalnızca annesine değil,
bütün insanlığa sorumluluk yükler.
“Dünya seyrediyor.”
Ama biz seyretmiyoruz.
Biz not alıyoruz.
Kim neyi savundu, kim hangi tarafa geçti,
kim susarak suça ortak oldu…
Gözlerimiz Gazze’de,
Ama yüreğimizin pusulası her zaman hakikati gösteriyor.
Çünkü biz taraf değiliz;
biz, vicdanız.
“Dünya seyrediyor, ama biz vicdanımızı kapatmayacağız. Çünkü bir çocuğun gözyaşı, insanlığın aynasıdır.”
Barış, her canım için gerekli.