yazi
Feride Ozbilge
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Makaleler
  4. KARŞIMA NEDEN YİNE SEN ÇIKTIN ?

KARŞIMA NEDEN YİNE SEN ÇIKTIN ?

featured

“İyiyim,” dedim sana.
O an içimden geçen asıl cümle şu oldu:
“Beni iyi edemeyeceğini bilmek daha çok acıtıyor.”

Sen bunu duymadın.
Zaten duysaydın, korkardın.
Korkmakta haklıydın da.
Benim içimde uçurumlar vardı,
senin içindeyse uçurumdan düşme korkusu.
İkimiz de kendi uçurumumuza sıkı sıkı sarılmıştık;
birbirimize değil.

Kader bize bir kavşak çizmişti belki,
ama biz kavşağa sığınmak yerine
karşıdan karşıya geçmeye bile cesaret edemedik.
Bir adım ya attık ya atamadık.
Adımlarımızın sesi bile birbirini ürkütüyordu.

Özgür olmak istiyorduk,
özgürlüğü de yanlış anlamıştık.
Sen beni mağaranın girişinden,
ben seni penceremin buğusundan izliyordum.
Kimse kimsenin kapısını çalmıyordu.
Aynı çantada taşıdığımız tek şeyse
suskunluklarımızdı.

Sen “gel” dediğinde yolları karartacak bir uzaklıktaydım.
Ben “git” dediğimde
nefesini ensemde hissedecek kadar yakındın.
İşte aşk dediğimiz o garip şey,
bazen iki insan arasındaki mesafeyi ölçmez;
iki insanın cesaretini ölçer.
Bizim cetvelimizin ucu hep titredi.

Ve bir gün…
Sanki rüyamın içinden dışarıya düşmüş gibi,
bir cümlenle çıkageldin yine:
“Yine mi karşımdasın?”

Şaşırmadım.
Çünkü kalbimi yokladığımda
senin yerin hâlâ kor gibiydi.
Evet, yerin duruyordu da,
ben yoktum orada.
Çünkü bir insanın kırıldığını fark etmek için
onun paramparça sesini duymak gerekmiyor.
Ben zaten paramparçaydım.
Senin kırmana gerek yoktu;
beni kırmak için önce toplaman gerekirdi.

Aşkın dili bizde suskunluktaydı.
Sen sessiz kalınca ben suçladım seni,
ben sessiz kalınca sen beni.
Kimse kimseye bağırmadı;
lakin ikimiz de aynı suçun sanığı olduk:
korkaklık.

Korktuğumuz şey birbirimiz değil,
birbirimizin gerçeğiydi.
Gerçek konuşunca, yalan susmak zorunda kalır.
Biz o sessizliği taşıyamadık.

Sonra düşündüm:
Belki aşk tenle başlamıyor.
Belki dokunmak, avuç avuca sığmak değildir.
Belki aşk, bir kitabın sayfasını okşamak gibidir;
görmediğin satırları hissetmek,
görmediğin yaraları tamamlamak.

Sarmaşık bir ağaca sarılırken
“ya onu incitirsem?” demiyor.
Ben niye dedim?
Sen niye dedin?
Biz niye dedik?

Belki de karşına çıkmam,
bir şairin imgesiydi.
Belki sen benim kalbimin kuytusunda duran
küçük bir cümleyi okudun;
ben de senin bakışının kenarında duran
o çekingen çocukluğunu.

Kendime sordum:
“Sen onun yüreğinin en güzel yerinde misin?”
Sonra bir kahkaha attım içimden,
çünkü bu sorunun cevabı kimseye ait değildir.
Aşk, hep kendine sorar :
“Ben kimin aynasıyım?”

Ve belki en doğrusu şu:
Ya aynamsın benim
ya da ben senin aynanım.
Ya tamamlayanımsın
ya da seni tamamlayanım.

Bilemediğim tek şey,
neden ikimizin de konuşamadığı o cümle
hâlâ göğsümde bir sancı gibi duruyor:

“Karşıma neden yine sen çıktın?”

Belki kaderin cilvesi.
Belki kalbimin inadı.
Belki de henüz söylemediğimiz bir sözün
hala bizi bekliyor oluşu…

KARŞIMA NEDEN YİNE SEN ÇIKTIN ?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VakaHaber.CoM ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet