İstanbul’dan kaçış hızlanmaya başladı, çünkü milletvekili sayısı düşmeye başladı. Ama bir taraftan da
İstanbul’un bazı ilçelerinde yabancı uyruklu insanlar çoğalmaya başladı. Bazı ilçelerinde Türk nüfusu ise azalmaya başladı. Artık neredeyse yabancı düşmanlığı artmaya başladı. Ben bir Suriyeli dükkan sahibine neden Türk çalıştırmıyorsunuz dediğimde kendi vatandaşım var deme cesaretini bile göstermeye başladılar.
Oysa ki biz Gelenek ve göreneklerimiz olan bir milletiz neredeyse artık bu özelliklerimizi de kaybeder duruma geldik. Biz böyle miydik eskiden hayır aile büyüklerinin başında dedelerimiz baba annelerimiz, amcalarımız, halalarımız hepimiz bir avlunun içine sığar yemeklerimizi yedikten sonra da yatacağımız odalarımıza çekilirdik.
Şimdi ise evlenenin evden gittikten sonra ana ve babaya karşı olan sevgileri ancak ondan menfaat geliyorsa devam etmekte yoksa adete sanki onlar onun ataları değilmiş gibi kapı önüne bırakılmaktaydılar. Ama şu anda görüyoruz ki bu çocuklarımız ev kiralarının yüksekliği ve geçinememe durumunda kaldıkları için büyüklerinin yanına sığınmaya başladılar.
Temmuz zammı açıklandı hayat pahalılığının zirve yaptığı ülkemiz de emekli ve dar gelirli adeta hüsrana uğradı. Bizi yönetenlerin buruma seyirci kalmaları ise bu ülkenin yaşayanları üzdü. Oysa ki biz onları bizlere rahat bir yaşam sağlasınlar diye seçtik gönderdik.
Bakın bayramlar bile eskisi gibi değil bayram adete bir tatil heyecanı ile geçen bir kaç günden ibaret oldu, büyüklerin bayramları işte öylesine telefonla kutlar olundu. Tatile gelen gösteriş olsun diye bir kedi köpek edinmekte onu da tatil bitince orada bırakarak gitmekte oldukları görüldü, bu yüzdendir ki tatil yörelerinde evcil hayvanlar sokakları doldurmaktadır.
Hep derler ya nerede o eski bayramlar o eski günler diye işte biz bunları kaybettik, sabah kalkan aile büyükleri çalışanlar işlerine diğerleri de ev işlerine bakarlar kazanılan para eve gelir aile reisine verilir oda toplanan parayı ailesi için harcardı.
Evlerde bereket vardı zenginlik vardı huzur vardı.
Zamanla aile reisinin ölmesi sonucu dağılmalar başladı ,insanlar köylerini satıp şehirlere yerleşmeye başladılar, asgari ücretli bir işe girerek sefil bir hayata merhaba dediler ,köyünde soluduğu o temiz havanın yerini şehirlerde ki kirli hava almaya başladı etine, sütüne taze yumurtasına hasret kaldılar, ve birde sanki onları köylerinden birileri kovmuş gibi özlem duymaya şehirlerdeki köy kahvaltısı yazan yerlere özlem duymaya başladılar.
Sormak lazım sanki köy kahvaltısı yenilen yerlerde yedikleri kendi yedikleriyle aynı mı? Tabi ki hayır burda gösteriş olsun diye komşusuna hava atmak için yeni açılan köy kahvaltısı mekanına gittik çok güzel diye birde methiyeler düzmeye başladılar.
Köyde kalan kimse varsa onlara sitem başladı baba toprağımızı ekiyorsun bir peynir bile göndermiyorsun sitemleri çoğaldı,kardeşler arasında küskünlükler başladı.
Menfaat ve çıkar ilişkileri nifak tohumlarını içlerine kadar düşürdüler.
Ama bir gerçek vardır ki evin temel direği baba idi, ne zaman ki baba öldü işte o ailenin temel direği yıkıldı bunun farkına bile varamadılar, böylece sevgi ve saygıda yok olmaya başladı.
Aynı olayı canlı olarak yaşayan insanlar üzülseler bile hatalı olmalarına rağmen haklı gibi ölümlü dünyada kalp kırmaya devam etmeleri ise anlaşılır gibi değil.
Şimdi bazı kişilerin yeniden köylere dönme hazırlığı içinde olduklarını görüyoruz, ama bazı şeyleri unuttukları yine belli, o evdekiler sabah ezanı ile kalkıp hayvanlara yem mi verecekle, ,tarlaya gidip çapa yapabilecekler mi, akşam dizisini seyretmeden saat 12 de yatıp sabah 5 de kalkabilecekler mi, şehir hayatından kopup tekrar köy hayatına dönebilecekler mi bunu önce düşünmeleri gerekir eğer bunları yaparız diyorlar işte o zaman hayata yeniden merhaba diyecekleri kesin doğal ortamda yaşayarak ciğerlerinde kirli havayı atıp temiz hava ile yer değiştirmelerinin keyfini yaşayacakları kesin dilerim yeni yaşantı tüm insanlarımıza mutluluk getirir inşallah.