Bir gece vaktiydi;
Yani dolunaydı,
Dizlerim tir tir titriyordu.
Dilimde en illegal cümleleri kuruyordum.
Yaşadıklarımı unutmamak için
Çocukluğumu hatırlamaya çalışıyordum.
Her gece yüreğimi yıpratıyordum,
Kendi sesimi kalbimde boğuyordum;
Ama anlamıyordunuz.
Gencecik düşlerimi,
En ideolojik imgelerle süslüyordum;
Ama duymuyordunuz.
Avuçlarımdan güvercinler uçuruyordum,
Hiç olmayan özgürlüğüme;
Fakat siz görmüyor dunuz.
Şeytan daha rüyalarıma bile girmeden,
Yastığımın altındaki kıyamet çiçekleriyle uyuyordum.
Serin ırmaklar geçiyordu düşlerimin içinden.
Bütün kirlerimi yıkıyordum hayallerimde sanki
Ve her ölüm haberinde cayır cayır yanıyordum.
Bir gül gibi taşıyordum anamın o son öpücüğünü ellerimde;
Ama bilmiyordunuz.
Gecelerin en ürkek yarılarında,
Sokak başlarında beklerdi hep aynı karanlık.
Hangi gayrimeşru bir ilişkinin piçiydi unuttum;
Üniversiteyi işgal eden torbacının
Bize dokunan kanlı dilleriyle,
Üç beş kafadarla hep bir ağızdan,
Avaz avaz, yüreklerini yırtarcasına
“Allah yoktur” diye bağırdıklarını hatırlayıp,
Kahroluyordum, duymuyordunuz.
Oysa bir zamanlar
Gül ekerdim yüreğimin topraklarına,
Bağlama çalar hoyrat okurdum.
Kimseye çaktırmadan
Yıldızlar çalardım gökyüzünden.
Misal, günübirlik aşklarım da vardı benim.
Siz hiç hayatınız da,
İki yüz yirmi voltluk çığlıklar attınız mı?
Tekme tokat giriştiğiniz oldu mu?
Başınızı bir yerlere çarpmasın diye,
Ellerinin arasında tuttuğunuz sevdanızla,
Ölüp ölüp dirildiniz mi
Bir bozlak avazında?
Yalnızlık saatlerindeki bağımlılığım, izbe örenler.
Sarhoşluk kadar ömrüm olsaydı keşke anne
Ve bir mitralyöz gibi patlamasaydı damarlarım da kıyamet çiçekleri.
Zemheride ateş olup yanmasaydı ruhum…
Söyle anne, gül kurusu akşamlara takılı kalan anılar hatırına.
Ölmek, ardımda bir uçurum gibi bırakıp gitmek midir hayatı?
Oysa acayip düşlerim vardı, anlatsam inanmazsınız.
Aşkı aşk gibi yaşayacaktım, ölümü ölüm gibi.
Can çekişmelerden muaf olacaktı ellerim.
Misal; analar bir daha ağlamayacaktı.
Avuçlarım da günahkâr günlerimden kalma,
En serseri sevinçlerimi toplayıp,
Saklambaç oynadığım çocukluğumla geldim.
Şimdi saklayın beni kendimden,
Ya da öldürün, o acı günlere geri göndermeyin,
Şah damarını kestiğiniz gençliğim gibi.
Bu son gecemde rüzgâr,
Bir yalnızlık gibi dağıtırken anılarımı
İzbe bir örende,
Eroine takas ettim bütün yarınlarımı…