Karlar bile erirken usulca,
Gönlümde bir fırtına kopar, Eftelya …
Sessizliğin içinde yankılanır adın,
Her düşüşünde, her kalkışında, sen varsın.
Gecenin koynunda saklı yıldızlar gibi,
Bir elmas parıldar gözlerinde, Eftelya,
Ama sevgim tek taraflı bir nehir,
Kurak topraklara akan suskun sular gibi.
Kelimeler yetmez seni anlatmaya,
Çünkü sen bir bahar çiçeği değil,
Kış ortasında açan donmuş gül,
Ve ben o gülün dikenlerinde kanayan el.
İhanetin soğuk rüzgarı vurdu yüzüme,
Kırık aynalarda yansıyan bir ben kaldım,
Çaresizliğin sessizliğinde boğulurken,
Seni sevmek, bazen bir lanet oldu bana.
Ama bil ki, Eftelya, aşk dediğin,
Yanmaksa eğer, ben küllerimde doğarım,
Seni sevmek, yitik bir şehrin sokaklarında,
Umudu aramak, yeniden yola koyulmak demek.
Ve ben buradayım hâlâ,
Kırık kalbimle, dimdik ayakta,
Çünkü sevda, yalnızca sevilenin değil,
Sevenin de gücüdür, Eftelya
Yalnızlığın koynunda açan çiçek gibisin,
Solgun, ama inadına güzelsin.
Gözlerin, gecenin karanlığında
Sessiz bir fener misali parlar,
Ama kimse bilmez, o ışığın ardında
Binlerce gizli fırtına saklıdır.
Sevda seninle başladı belki,
Ama bir yanım hep yorgun,
Tek taraflı bu öykü,
İhanetin acı dokunuşlarıyla örülmüş,
Ve çaresizliğin sokaklarında yürür Eftelya.
Her gülüşünde bin yara gizli,
Her dokunuşun bir veda,
Aşk, bir seferlik verilirken,
Sen defalarca gömüldün bu toprağa.
Ve ben,
Olanları, olmayanları,
Görmekten yoruldum,
Sevdanın küllerinden
Yeniden doğmaya çalışırken,
Eftelya …