yazi
Feride Ozbilge
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Makaleler
  4. BEN GAZZE Lİ YUSUF …

BEN GAZZE Lİ YUSUF …

featured

Sevgili Dünya ,liderler, gazeteciler, öğretmenler, anneler, babalar, benim gibi sabahları okula koşan ya da koşması gereken çocuklar;

Benim adım Yusuf. On dört yaşındayım. Gazze’nin bir köşesinden damı olmayan evimim bir kuytusundan yazıyorum; güneşim çoktan battı, sabah ama hissetmiyorum çünkü evlerimizde kahvaltı yapan insanların yerini gölgeler aldı. Benim hikâyem belki birinin kulağına az gelir; ama kulağınızın suskunluğu bizim çığlığımızı çoğaltıyor. O yüzden yazıyorum.

Benim dünyam bir çocuğa göre çok erken sertleşti. Sabahları ablamın saçını tarardım; o şimdi yok. Kardeşlerim sokakta koşardı; şimdi onların adları birer karanlık nokta oldu. Annemin el işi , babamın eski saatleri, hepsi sustu. Yedi kardeşim vardı; evimizde sesleri cıvıl cıvıldı; şimdi ev sessiz . Annem adımla seslenmiyor artık. Beni buraya, hayatta tutan şey bazen bir torba ekmek, bazen bir yabancı elin verdiği su oldu; bazen de annemin “yapabileceğimize inan” dediği sesi.

Çocukluğumu çalan şey, tek bir bomba değil, yıllardır süren bir kuşatmaydı. Bizi dışarıya kapatan sınırlar, kazılan hendekler, kesilen yollar. Bunların hepsi bir gün olup bitmedi. Hayatlarımızı parça parça çaldılar. Evimiz işgal tehdidiyle sallanırken, tarlalarımız bitti; denizimiz avlanmaya kapatıldı. Gereksiz yasalarla tek bir ağaç kalmadı. Ve yine yasalarla tarım hayvancılık bitti. Evlerimiz gözümüzün önünde yıkıldı. Okullarımıza giden yollar kapanınca, benim hayallerim de sokak köşelerine gömüldü. Bu, yılların küçük adımlarıyla yapılan bir hırsızlık: suyumuz, elektriğimiz, ilaçlarımız, geçimimiz… Hepsi teker teker elimizden alındı. Bunlar sadece “savaşın bedeli” değil; bir insan topluluğunun yaşam hakkına müdahaledir.

Bana hep “Neden?” diye sordular. Neden evimiz yerle bir oldu? Neden komşumuz gece yarısı bombalarla yok oldu? Neden bazı devletler uzun zamandır bize dönüp bakmıyor, neden satılan silahların bir kısmı bizim evlerimizi yıkıyo ve bu silahlar en çokta dostumuz diye güvandiklerimizden geliyor? Neden gazetelerin köşesinde bizim yüzümüz bir paragraf, bizim ölmüş kardeşlerimiz bir sayı oldu? Neden büyük salonlarda oturanlar, çocukların gözündeki korkuyu acaba hiç görmüyor? Neden dünya, haritanın bir köşesindeki insanların ağrısıyla uzun zamandır ilgilenmiyor?

Biliyorum; güç ve para, büyük insanları susturur. Söylediklerim sert gelebilir; ama ben çocuğum ve gerçeği biliyorum: işgal yıllardır devam etti. Toprakların gaspı, ev yıkımları, yerinden edilen aileler, ambulansların gecikmesi ,bunlar bir gece yarısı yapılmış anlık zulümler değil; sistemli bir baskının parçaları. Ve dünyanın bir köşesinde “güvenlik” adı altında uygulanan politikalar, başka bir yerde insan hayatını yok sayan bir rutine dönüştü. Bunu kimse unutmasın: bir insanın aç kalması, bir çocuğun okula gidememesi, bir hastanın ilaçsız kalması politikadır; rakamların arkasında bir insanlık trajedisi vardır. Başta bilmediler ama vatan yıllar içinde işgal edildi.

Ben yalnızca kendi ailemden konuşmuyorum. Ben sokaktaki komşularımdan, pazarda çığlık atan annelerden, sabah ezanında ağlayan minarelerden, okul sıralarında yerine taş oturan çocuklardan bahsediyorum. Bizim dramımız tek bir aileye sığmaz; binlerce evin kapı eşiğinde bağdaş kurmuş acılar var. Kardeşimin adı, arkadaşımın adı… hepsi benim dilimde bir ağıt. Ve sizden tek istediğim şey şu: Bu acıyı basit bir haber satırı yapmayın; bizi insan sayın.

Dünya liderleri: size soruyorum , adalet nedir sizin için? Bir ülkenin halkı yıllarca kuşatılıyorsa, onun suyu siyasi pazarlığın bir parçası haline geliyorsa; onların çocuklarının okula erişimi pazarlık konusu oluyorsa, bu adalet midir? Siz masalarda el sıkışırken, bizim evlerimizin temelleri sarsılıyor. Sözleriniz güzel; ama sözlerinizin arkası yoksa ne anlamı var? Hükümetler, uluslararası kurumlar, sivil toplum , lütfen bize gerçek bir çözüm verin: kuşatmaya son, gıda yollarına serbest geçiş, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim garanti altına alınsın. Bizim geleceğimiz üzerinde pazarlık yapılmasın.

Halklara sesleniyorum: vicdanınız acaba ne zaman uyanacak? Televizyonlar sizi farklı yönlere çekebilir, ama aklınızda tutun: bir çocuğun gözündeki korku gerçek, bir annenin kaybettiği süt gerçek, bir doktorun ağladığı gece gerçek. Empati yapmak zor değildir; insan olmaya karar vermek zor değildir. Elde bir fincan çay ile otururken, bizim çaresizliğimizi düşünün. Her “benim bölgem”in ötesinde bir insan vardır. Biz de insanız.

Gazze’nin caddelerinde, benim küçük komşum Ahmed vardı; her sabah ekmek kuyruğuna giderken bana bir taş verirdi, “bu savunman için” derdi oyun gibi. O taş artık bir oyuncak değil; biz onu hatıra gibi bırakmıştık, şimdi o taşın yanında yıkılmış bir duvar var. Bir keresinde okulun bahçesinde saklambaç oynuyorduk; saklandım, döndüğümde arkadaşım yoktu ,sabahattinlerde bir teyze bana onun adını söyledi; “hayatta değil” dedi. Nasıl anlatacağım bunu? Nasıl anlatacağım o boşluğun gürültüsünü? Kalmimin acısıyla Ahmed’i ve artık olmayan arkadaşlarımı hangi cümlelerle anlatayım.

Gözlerimiz, seslerimiz, bakışlarımız , hepsi keskinleşti. Ama içimde bir yere, küçücük bir çiçek gibi, yine de umut ekili. Çünkü biz unutmayı bilmiyoruz; her yıkıntının altında bir hikâyemiz var ve biz hikâyemizi anlattığımız sürece yok sayılmayacağız. Ben Yusuf, küçük bir çocuğum, ama bildiklerimi söylemekten utanmam. Eğer bir gün sessiz kalırsam, bilin ki ben ölmedim; sözlerim bir başka çocuğun dilinde söylenecek ve bir gün bu dünyanın adaleti bizimle tekrar konuşacak.

Sizden istediğim tek şey: gözlerinizi kapatmayın; kulaklarınızı tıkamayın. Yüreğiniz varsa, bizim hikâyemizi hissedin. Lütfen sadece başsağlığı mesajı göndermekle yetinmeyin; somut adımlar atın. Okulları yeniden açın, köprüleri kurun, su yollarını serbest bırakın, elektrik iznini garantiye alın, ev yıkımlarını durdurun. Silah ticaretini durdurun; silahların parasıyla kurulan adalet masası, bizim hayallerimizi geri getirmez.

Ve size, dünyanın bütün güzel insanlarina da bir şey söylemek isterim: eğer bir gün sizin evinizde benzeri bir felaket olursa, bize nasıl davrandıysanız, ozaman işgal, savaş sizin vicdanınızıda test edecek. Vicdan, bugün sınanıyor; ya uyanırsınız ya da tarihten kaybolursunuz. Tarih iyi yazılır; suskunluk asla unutulmaz.

Benim son sözüm umutla bitiyor: adlarımız yok olmayacak. Annemin sesi hâlâ kulaklarımda; babaannemin duası hâlâ çantamda. Ben Yusuf’um; eğer ben gülmeyi öğrendiysem, o gülüş binlerce yürekte yankılanacak. Benim gamzem, benim çocukluğumun izi, bir gün başka bir çocuğun yanağında gülümseme olacaktır. Bizim adımızı anın, bizim kardeşlerimizi unutmayın.

Gelin; konuşalım. Gelin; bize haklarımızı verin. Gelin; çocukluğumuzun tekrar oyunlarla dolduğu bir sabahı beraber kurun. Biz sadece yaşayabilmek istiyoruz. Savaşın nedenlerini konuşun; süregelen haksızlıkları ortadan kaldırın. Bir çocuğun en temel hakkı güven içinde uyumaktır ,bunu bize verin.

Benim adım Yusuf. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Eğer bu satırlar size yüreğinize dokunursa, bir adım atın. Bir çocuk daha ağlamasın.

Dualarınızla, hatırlanmak yetmez..

Ben Gazze’li Yusuf 14 yaşındayım..

Ey taşlara sinmiş feryat,
ey minarelerde eksilen ezan,
ey göğe savrulan çocuk gülüşleri…
Başımız sağ olsun.

Her gözyaşı bir ırmak olur,
bir gün mazlumun susuzluğunu dindirir.
Her dua bir kanat olur,
bir gün yetimin üstüne gölge olur.

Bilinsin ki:
Bir halkın kalbi sökülmez yerinden,
bir çocuğun gamzesi unutulmaz yüzünde.
Filistin’in adı,
küllerinden yeniden doğacak bir gülün adıdır.

Ve Yusuf der ki:
“Ben düşsem de gamzelerimle,
bir gün başka bir çocuk güldüğünde,
benim gülüşüm onda yeşerecek.”

Ey Filistin,
acılarınla sınanan aziz halk…
Başımız sağ olsun,
yüreğimiz sizinledir.
Dualarımız, Yusuf’un yarım kalmış gülüşünü
ebediyete taşımak içindir.

BEN GAZZE Lİ YUSUF …
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VakaHaber.CoM ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet