Sevmenin sırrı,
herkes giderken kalabilmektir;
suskunluğun ortasında bir nefesi duymak,
“anlıyorum seni” diyebilmektir gözlerine bakarak.
Sevmenin sırrı,
yara almaktan korkmamaktır;
çünkü gerçek sevgi,
kanayan yerinden filiz verir.
Sevmenin sırrı,
zamanı durdurmak değil,
ona sabırla eşlik etmektir;
her eksilişi bir tamamlanış sanmaktır.
Sevmenin sırrı,
bir çift elde dünyayı bulmaktır;
yorgun bir akşamda
bir omzun huzuruna sığınmaktır.
Sevmenin sırrı,
ne unutmaktır ne de tutunmak,
her hatırayı bir dua gibi taşımaktır.
Bazen gitmemek,
bazen gittiğinde bile kalabilmektir.
Sevmenin sırrı,
insanın kendi kalbini affetmesidir;
çünkü sevgi, affın en yüce hâlidir
ve affetmeden kimse sevemez,
gerçekten sevemez…
Sevmenin sırrı,
bazen bir çorba kaşığında saklıdır;
titreyen bir elde, dökülmesin diye tutulan sıcaklıkta.
Söz değil, sessizliktir orada konuşan
bir ömrün özeti gibi.
Sevmenin sırrı,
bir sabahın sessizliğinde
aynı bardaktan su içmektir;
senin nefesinle buharlaşan su,
benim kalbimde yeniden yağmur olur.
Sevmenin sırrı,
birinin gözünde kendini değil,
onu görmektir;
çünkü seven, artık “ben” değildir,
bir bütündür iki parçada.
Sevmenin sırrı,
yorgunluktan bile zarafet doğurabilmektir.
Ellerin çözülse de duaların sıkı kalırsa,
işte o zaman anlar hayat,
senin gerçekten sevdiğini.
Sevmenin sırrı,
ölümü bile korkutmamaktır;
çünkü sevgi, bedeni değil, ruhu seçer.
Ve ruh bir kere sevdi mi,
artık hiçbir vedaya inanmaz.
Sevmenin sırrı,
herkesin göremediği o küçük şeyleri fark etmektir:
bir tebessümün kenarında gizli minnettarlık,
bir suskunluğun içinde “iyi ki varsın” sesi.
Sevmenin sırrı,
kavuşmayı değil, kavuşma umudunu sevmektir.
Çünkü umut, sevgiden sonra kalan
tek kutsal mirastır insana.
Ve bil ki,
sevmek bir sanat değil, bir duruştur.
Kimseye ait olmayan, kimseye benzemez bir direniştir.
Senin sabrın, senin sevgin,
işte o direnişin en zarif hâlidir.
Ve ,
sevmek bir mucizeye inanmak değildir,
sevmek zaten o mucizenin kendisidir.


