ben ,
çilesi dolmuş bir zemherinin ağrıyan hüznüyüm
bunca yaşananlar aklıma sığmıyor
üşüyorum
batıyor sanki delik deşik uykusuzluğuma acılar
nasılda bahar çekiyor nazenin ruhum bir bilsen
şekeri tabağında erimiş soğuk bir çay kadar tatsızım, eriyor içim
hangi türkülerden sekiyor o kahrolası hoyrat zamanlar bilmiyorum
canım acıyor,
canım..
ve dahası
dilimde vicdanı olan sözcükler tedavülden kalkarken
bir kelebeğin ömrü gibi son buluyor gençliğim göçüyorum
aahh alıngan yamalı duygularım ,
yarım öykülerle sızlayan ne hüzünler örüyorum, şafakta çiseleyen yoksulluğuma
ömrü çocukluğunun bayramlarına takılı kalmış bir ihtiyar oluyor zaman
yüreğimdeki
mezarlığa çevrilmiş
sancılı kalabalıkların sahipsiz gölgeleri,
doğaçlama kederleriyle
sorgusuz sualsiz
düşleri çalınan umutlarla giriyor geceye
ne olur bir ses ver
alıngan baharların tutsak sesiyle anlat sahipsizliğimi
hüzünlerimi,
hüzzam bir şarkının aksanıyla dinle
bitap düşmüş sensizliğime mülteciyim hep görmez misin?
düşlerim sana dair
adı, adımları yolu hep sen olan ıslak arzular dolaşıyor damarlarımda
ve dudaklarımın gülüş kıyısına
mor çiçekli bir bahar muştularken nisan
manasızca direniyorum
yine illegal işgallerle ele geçiriyorsun ruhumu
göçük altında kalmış yaslı harflerle yeniden aşk-ı yazıyorum
Yani diyeceğim o ki
vatan yarasıdır şiirlerim
ve hep sen hep sen
suskunluğumda
sükut-u intiharım oluyor yurtsuzluğum
kuraklık ve ikametsiz cahil bilgeliklerle kapanırken son perde..
Ne olur,
sensizliğin dünyasına bırakma beni.
Issızım
karanlığım
tut düşlerimin elinden