Hayat dediğin, onurlu bir yaşamın
Sızlayan kalp ağrısı değilmiydi zaten…
Çocuk yüreğinin zamansız zemherisi
Vurdu kimsesiz kaygılarının kuytularını
Kanayan avuçlarının çığlığını duymadı kimse,
Ve anasının en masum içli ninnileri çınladı kulakların da…
Hasat mevsimin de budanan,
Mülteci gençliğinin dudaklarına
Duru bir öpüş sürdü gizlice.
Dilin de,ağrı kesici sözcükler biçimlenirken,
Hüznünün eteklerin de bahar gelmişti çoktan
Aksak ve tökezlemiş bir berdelle başı dardaydı ve
Gelmekle yine geç kalmıştı,urbası yırtık umut
Şimdi çıplak gerçeklere düşüyordu küskün merhabalar…
Uyuyan yalnızlıklar gece voltasındaydı
Yürek acıları,en koyu düşünceleriyle.
Sabırsız ayetler biriktiriyordu kırılmış yenilgilere
Diline dolanırken, umarsız plansız bir hayat
Ardın da sağanak yağmurlar bırakan bir hiçlikti…..
Soysuz bir hengâme de,kar da üşüdü çiçek.
Sessizliğin özlemli tuzakların da, şiir üşüdü.
Aklını yitirmiş çocuk hayallerini sobelerken
Körkütük yarınların iliklerine kadar tel örgüler çevrildi.
Düşler tezgâhı kurulurken, saçlarının mevsimine
Koynu boş hayaller, mavi gözlerinin göğüne saklandı
Kanamalı korkulara siper etti yüreğini.
İkindi güneşi,köyünün ırmağında yıkanırken
Sırça bir yürekle yattığı zulalar da yakaladı ölüm,
Manolya perçemli Işıklar yağdı uykusuz acılarına….